İran’da Dede korkut kitabının incelenme tarihi
1- İran’da Kitabın aslının basılması
Bilindiği gibi İran 20. Asrın ilk çeyreğinden itibaren çok kültürlü bir ülkeden Fras sistemli bir ülke haline çevirildi. Yani Daha önceler İrandaki hiç dil ve kültürün birbirine baskı yapmayan ülke halinden Fars edebiyetı ve kültürününün tek başına resmi dil olan bir ülkeye çevrildi. fakat 1940 lardan itibaren Azerbaycan’da Demokrat firkasının devlet kurmasıyla İran Azerbaycanı Türk sistemine geri dönmüştür. Bu hükümet Kültürel bazında da aynı siyasi durumu gibi ana beslenmesi de Bakü’de kurulan sovyetler birliğinin yazarları ve şairleri olmuştur.
Bu bir senelik ömrü olan devletin resmi tribunu ve gazetesi yani Azerbaycan gazetesinin dili Arap alfabesile Türkçeydi. Bu gazetede giden siyasi yorumlarla birlikte edebi konular da ele alınırdı. İlk defa olarak Ferzane adıyla tanınmış Mehemmed Ali Govsi Kitabi Dede korkut hakkında makaleler yazarak halkını bu değerli kitapla tanıştırmak istedi. O bu işinde başarılı olmuştur. İran Azerbaycan halkı bu kitapla yakından ilgilenmiş ve içeriğinden bilgilenmişler.
Bir sene sonra Şah ordusunun Tebriz’e girmesile Ferzane, Azerbaycan gazetesinde Dede korkut hakkında yazmak suçuyla tutuklanıp ancak yazdılkları güvenliğe karşı olmadığından berat kazınmıştır.
8 sene sonra yani 1953 lerden itibaren adlım şair Sehend dostu Ferzane gösterişile Azerbaycan folkloru elecede Dede korkut kitabıyla yakından tanış olup onu benimsiyor. 12 boyunu bu yııllarda şiire çeviren Sehend ne yazık ki bu kitabın basılmasına matbaa korkduklarından dolayı bulamıyorlardı. Sonunda bir kaç kat fazla para ödemek koşuluyla kitapların Tahran’ın bir metababsında basılacağına ve aynı gün basılmış sayfaların matbaadan çıkarılması şartıyla tarihsiz ve şairin kimliği belli olmayan suretle Sazımın sözü kitabı basıldı. Yani bir şah eserden tekrar bir şah eser yarandı. O eserin söz kuruluşuna ve destanların anlamına bağlı kalmakla her destana bir başlanış ve bir bitiş koşuyor. Sehand, başlanış ve bitişlere kendi milli tarihi duygularını, ictimaii felsefi görüşlerini kaleme alarak bu işe başarıyla son noktayı koydu. Sehendin emektaşı olan Ferzane bu kitabın birinci cildine yazdığı baş sözde onu değerlendirmiştir. Bu kiatp 1980lerde tekrar basılıp ancak İran’da son metni 2007yılda basılmıştır.
Semed Behrengi 1968 de kitabi Dede korkutun bir boyu olan deli Domrul dastanını Frasçaya çevirip Azerbaycan nağılları kitabında yayımlattı.
1968. Yılda Dr. Hüseyin Muhemmedzde sadik bu kitabın tanıtımını bir bilimsel makale olarak Hüner ve ictima yani sanat ve toplum dergisinde yayımlattı. iki sene sonra 1970 de Vahid edebi dergide , 1976 da Azerbaycan’ın edebiyat ve folkloru hakkında yei makale adlı kitabında bu kitabı tanıtmaya devam etti. 1976 .yılda kitabın farsça tercümesi Feriba Azab defteri ve Dr. Mehemmed Heriri Ekberi tarefinden yayımlandı. İlginçtir kitabın tercümesi Türkçeden değil jefri lewisin İngilizceden tercüme edilmiştir.
1979 şubatta İran’da İslam inkılabı sonuçu nisbi dil kültür serbestliği başlandı. Daha önce gizli olarak kültürlerini ve edebiyatlarını yaşatan Türkler, eserlerini serbestlikle yaymağa başladılar. 1979. Yılda ilk defa olarak Dede korkut kitabının Türkçesi yine Ferzane tarafinedn yayımlandı. Ferzane kitabı tanıtmak amacıyla , bir başlık kitabın başında ve bugün anlaması zor olan sözcüklerini açıklamak için kitabın sonuna bir sözlük ekledi. Ferzane bu girişte Dede korkut kitabının orjinal nushaların eline geçme tarihini 1963 olarak kayd ediyor. fikrimizce bu tarih yanlıştır çünkü Ferzane’nin arkadaşı Sehend 1953 lerden itibaren Dede korkut kitabının elde olmasıyla Sazımın sözü kitabının koşmasına başlamıştır. Orjinal nushaları bulan Ferzane bir kaç yıl Dede korkut kitabı üzerine çalışmalar yaparak yayına hazırlandığını kayd ediyor. Dede korkut kitabının yayına hazırlanmış metni Ne yazık şahın savak sisteminin eline geçerek imha edilir çünkü o zaman tüm Türk sistemli faaliyetlerin siyasal anlamda sovyetler birliğine bağlı olduğuna inanırlardı. Ferzane, 1979 yılında yayımlanan Dede korkut kitabının en az 25 sene önce çalıştığı kitabın aceleyle hazırlanmış olduğunu kayd ediyor.
1980 de Tebriz’de yayımlanan yeni çıkacak Türkçe derginin adını bu derginin sorumlu müdürü alireza Zihag Dedekorkut ismini vermiştir. Ne yazık ki bir sene sonra bu Türkçe dergi de kapandı.
1997 de Mir Ali Seyid Salamt Dede korkut kitabının mifiloji bakımdan açıklamasına çalıştı. Farsça yazılmış bu eser başaka halkların mifolojilerile karşılaştırılmalı olarak yapılmıştır. Bu kitabı belki İran’da yayımlanan Dede korkut hakkında ilk bilimsel araştırılmış kitap demek hiç de yanlış olmaz.
1999 a kadar Ferzane’nın çalışması ilk ve son çalışma olarak gözükmektedir. 1999 . yıl unesco tarafinden Dede korkut yılı olarak ilan edilmesinden hemen sonra Hüseyn Mehemmed khani nami diğer Güneyli daha önce Dede korkut metinleri üzere çalışmış Ferzane, Şamil Cemşidov, Ferhad Zeynalov, Samit Elizde, Muharrem Ergin, Orhan şayik Gökyay ve hemid Araslı’nın çalışmalarına esaslanarak iki ciltlik Dede korkut kitabı ve Dede korkut kitabında sözler ve adlar adlı kitabını yayımladı. Güneyli kitabının birinci cildinde orjinal metni, ikinci ciltte ise adlar, toponimler ve bugün anlaması zor olan kelimelerin anlamını getirmiştir.
Aynı yılda Mirza Resul İsmailzade Dede korkut’u okuyup anlamasını zor bulan yeni yetmeler ve gençler için basitlenmiş Dede korkut’u yayımladı. İsmailzade de kitabında Ferzane’nin nushası, Sehend’in sazımın sözü ve Şamil Cemşidov’un kitablarından faylandığını kayd etmiştir.
2002 de Behzad Behzadi Dede korkut’un Farsça tercümesini Dedem korkut oğuzların epik ve edebi şah eseri adıyla yayımladı.
Aynı yılda cevanşir Fer Azin Dede korkut kitabı hakkında araştırmalarını 6 bölümde yayımladı. Yine 2002 de Aziz Mohseni adlı yazar Dede korkut boylarını yeniden yazarak kitap haline getirdi. Aynı kitapta genellikle Azerbaycan cumhuriyeti yazarlarından daha önce yazılmış bir kaç makale bulunmaktadır.
2003 te Urmiyeli Yusuf Behnemun adlı yazar Dede korkurt kitabının çetin sözlerine izah adlı kitabını yayımladı.
2005 .yılda Salmaslı Hüsen Penahi Dede korkut kitabının tam metnini arap alfabesile yayımlayarak bilimsel olarak zor sözcüklerin anlamını bulmaya başarıyla çalıştı. 1970lerde İzmir’de eczacılık doktorluğu yapan Penahinin kitabı bugüne kadar İran’da yayımlanan kitapların üstünedir. O daha önce Semed Behrengi vasıtasıyla Dede korkut kitabıyla tanış olsa da İzmir’de Dede korkut kitabını görmüş ve muherrem Ergin’e ve başka nushalara esaslanarak bu kıymetli kitabı hazırlamıştır.
2008 de Salmaslı Mehemmed Ekberzade Dede korkut boylarını mesnevi şeklinde tekrar şiire çevirdi.
2009 da Behram Esedi adlı yazar Dede korkut kitabında olan 12 boyu tekrar basit bir şekilde yayımladı.
2011. yılda Mojgan Fatih niya adlı yazar cefri luisin İngilizce Dede korkut kitabını farsçaya tercüme ederek tekrar yayımladı.
2012 de Cafer Suleymanikiya Dedekorkut kitabını Tebriz’de yayımladı. Mesleği öğretmen olan bu yazar Ne yazık ki aynı yılda 48 yaşında bir kazada vefat etti.
2012 yılında Dede korkutun deresden nushasını Perviz Zare Şahmersi yayımladı. Aynı yılda Mehemed İbadi Karhanlı adlı yazarda zeynalov ile Elizadenin birge yazılmış kitabını Arap alfabesile yayımladı.
2015’te Seid Muğanli İran’ın Sanat akademiyası vasıtasıyla dersden nushasının orjinalını farsça tercümesile birlikte yayımlanmasına bir anlaşma imzaladı. Bu çalışma hala devam etmektedir.
2. makale çalışmaları, kültürel çalışmalar
İranda 1980’lerden itibaren bir çok araştırmacı yazar Dede korkut kitabı hakkında makaleler yazmış dergilerde yayımlamıştır;
Ali Berazende, Cemal ayrımlı, Tohid Melikzade, Nigin nevade rezi, mehemmed riza kerimi, Hüseyn Güneyli, Hüseyn Mehemedzade sadik, Rıza Hemraz, Hasan Raşidi ve s.
kültürel sahesinde de 1992 de Selçuk Şahbazı İran Aşıklar gurubunun adını Dede korkut koydu.
1993 te Urmiyeli yönetmen Yedullah Semedi Domrul filmini ekrana koydu. Bu film Türkçe ve Farsça hazırlanmıştı. 1995lerde Salmaslı aşık Manaf dedekorkut boylarını tekrar aşık şiir sistemine getirmeye çalıştı.
Sonuç:
1945 li yıllardan beri Dede korkut kitabıyla tanış olan İran Azerbaycanlıları 70 senelik çalışmalarının özetini bu makalede sergiledik. Hiç bir bilimsel dergiye sahip olmadan ve akademik olarak hiç turkoloji eğitimi almayan fakat kendi dil ve kültürlerine güvenip de sık saklayan bunca kitap ve makaleyi yazan yazar ve araştırmacılara aşk olsun.