دکتر توحید ملک زاده دیلمقانی

وب سایت رسمی
بایگانی

Bu uzun bir mesafeli tarihi süreni ele aldığımızdan kastımız Türkiye ve Azerbaycan tarihçiliğini mukayese ederek her iki devlet ve komşu ülke tarihini bir kalıba döküp doğru bir Türk  tarihi tespitine  varmaktır.Bizim esas maksadımız Türkiye klasik tarihçiliğinde pek fazla bilinmeyen proto Türklerin önemini vurgulamak  ve onların Türk tarihi sürecinde yerlerini tespit etmektir.Bizce proto Türk kavramı ve klasik Türkiye tarihçiliğinde yanlış yer bulan "Anadolulun oğuzlarla Türkleşmesi" mefkuresi  ne kadar erken değişilirse o kadar gerçek tarihçiliğe ve dolaysıyla  gerçek milli şuura taraf gideceğiz.

 

proto Türkler hakkında gelişmeler

Azerbaycan tarihçiliğine göre proto Türkler milattan 3-4 bin sene önce şimdiki Anadolu ,Azerbaycan ve ırağın kuzeyinde yaşamaktaydılar.   bazı tayfalar ise adı geçen arazide bile hükümet kurmuşlar.Gerçi yüz yıllar önceden Mezopotamya ,Azerbaycan ve Anadolu da  ki halkların var olması bilim dünyasına  aşikar idi ama onların etnik ve dil kökenleri hakkında pek fazla bilgi elde yok idi.Özellikle o zamanlarda Türkoloji biliminin genç olması da bu konunun daha detaylı açıklanmamasına sebep oluyordu.O zamanın alimleri bu halkları Azyanik (Azyani), Yafesi   ya  Kafkas halkları olarak sınıflandırıyorlardı.

Yirminci asrın evvellerinde ilk defa olarak Alman alimi  Hommel Türkçe –Sumerce  de 350 ortak sözcük bularak Proto Türk kavramında ilk adımları attı.Daha sonralar İtalyanlı Rossi , oljas Süleyman, Tofik Haciyev Osman Nedim Tuna ve başkaları eki proto Türkler ve çağdaş Türkler arasında dil itibariyle yeni bir köprü kurdular.Y.Yusifov ise İlamların Proto Türk olduklarına dair bir hayli çalışıyor.Azerbaycan Türklerinin soy kökünü düşünerken unvanlı kitabın sahibi Mir Ali seyidov ise Azerbaycan Türküyle eski proto Türk halkının mifik tefekkürleriyle bir bağ kurarak eski bölgemizde yaşayan halkların Türk olduklarına dair yeni bir boyut kazandırdı.Azerbaycan Türklerinin teşekkül tarihini yazan G.Geybullayev ise proto Türklerde toponim ve etnonim ve özel adları inceleyerek,bu kavimlarin Türk olduklarına dair yeni bir boyut kazandırdı.

Aslında zaman ilerledikçe ve Türkoloji bilimi gelişince eski Huri , Urartu , Gotti , saka , İskit , Hitit , Elam , Arata , sumer ve başka Ortadoğu ve ön Asya da yaşayan halklarının Türk olma düşüncesine tam katılıyoruz.

1999 da Tebriz'de basılan İran Türklerinin eski tarihi adlı kitabın yazarı Dr.M.Zehtabi ise geçmişte yayımlanan tüm bilgileri toplayarak iki ciltlik bir kitap yaymakla İran literatürüne bu yeni Türkoloji  bilgilerini  ekledi.

Azerbaycan tarihçiliğinde  2000 inci yılda Firidun Ağasıoğlunun Azer halkı adlı eserinde Proto Türküler hakkında yeni makaleler görüyoruz.

Ümüt Niyayiş 2002.yılda Tahranda yayımladığı Altaylardan Sehendimize adlı eserinde proto Türklerle yeni Türkler arasında ilişkilerini açıklamaya çalışmıştır.

Osman Karatay ise 2003 de İran ile Turan Hayali Milletler Çağında Avrasya ve Ortadoğu adlı eserinde Proto Türkleri Türkiye literatürüne kazındırarak yeni tespitlerde de bulundu.Karatay bu eserinde Azerbaycan,doğu Anadolu ve Irak'ın kuzeyini Türklerin çıkış merkezi olarak tespit etti.Onun bu tespiti daha önce Mıziyev tarafından başka şekilde ifade olmuştur.Mizıyev'e göre Kara deniz ve hazar gölleri arasında bulunan arazi (tarihi Azerbaycan  arazisi) Türklerin ana yurdu dur.

 

 

Güney Doğu Anadolu ve Azerbaycan Halklarının ortak tarihi

1-miladdan önce 2-1 bin yıllar da kurulan Hurri ve Urartu devletleri

Güney Doğu Anadolu ve Azerbaycan Halklarının ortak tarihini milattan 4 bin önce ilk defa Huriler döneminde ve daha sonra Urartu devletlerinde görüyoruz.Hurriler o devired misli olmayan sanat , teknoloji ve demir eritme ve demir üzerinde işleyip çeşitli eşya yapmakla meşhur olmuşlar.Hurrilerin hünerleri sadece bu saydığımız mevzulara hasr olmamış Atı terbiye etme hatta gerekli olan malzemeyi de yapmakta adlı sanlı olmuşlar.Eski Türklerde olduğu kimi bugünkü Türklerde de At kültü onem taşımaktadır.Bu gün Arkeologlar  Azerbaycan da özellikle Salmas ve Urmiye şeherinde Hurriler le ilgili bir çok At motifli eşya bulmuşlar.salmas da heftivan tepe de kazıntıları yöneden Charls Burney Bir iki atlı arabayla kabartılı saksı bulmuştur. 1924 de ise Maku şeherinde At şeklinde olan bir kab bulunmuştur.(Vandenburg,Luyi;1348,Bastanşenasiye İran e Bastan ,tercüme:İsa Behnam ;Tahran S:119)

Yukarıda söylediğimiz özelliklerden dolayı olmuştur ki Asur milislerin zaman zaman bu bölgeye basarak Hurilerden götürdükleri eşyalarla kendi ordularını donatılmaya çalışıyordular.Birinci Tiglat plaser (1114-1076 miladdan önce ) zamanından bü güne kadaer gelip çatmiş bir taş yazısı bu talanları açıklamatadır.( Grayson,a,k,. Elvah e tarikhi, tahran , s:262 )

Urmie şeheri yakınlığında yerleşen gök tepe ve Salmas yakınlığında terleşen Heftivan tepe adlı saytlarda ulu babalarımız Hurilerden oldukca metal aşya ve demir silahlar bulunmuştur.

Bu gün alimlerin fikrice Anadoluda hakim olan Hititler de bu hurilerin kalıntıları dır.

Seneler sonra bölge de ki siyasi ve sosyal değişimlerden sonra Hürrilerin kavim adı Mitani adıyla değişiyor.Mitanileri herodot Matiner,strabon ise matyaner olarak gösterdi (Meşkur,m.c.,1371,coğrafiyaye tarikhiye İran e bastan ,Tahran,s:216) . Bu ad Tevratta Midyan, Kuran i kerim'in Araf suresinin 85. ayetinde Meyden şeklinde geliyor. (Meşkur,m.c.,1371,coğrafiyaye tarikhiye İran e bastan ,Tahran,s:127) .bizce Azerbaycan'ın önemli şehirlerinden olan Urmiye şehrinin adı aslında UR+MİE(Miyat) olarak Mitaniler şeheri olarak gösterilmelidir.bilindiği gibi Ur sözcüğü ise eski Türk toponimlerinden olan şehir anlamını taşıyan bir kelimedir.

 

 

URARTULAR

Anadolunun doğusu ile Azerbaycan'ın diğer ortak tarihi  milattan bin sene önce bu bolgelerde kurulmuş Urartular dır.İlk defa olarak 3300 sene önce Asur kralı birinci salmansar  tabletlerinde bu devletten konuşulur.Bu yazılara göre şimdiki Azerbaycan ve Güneu Anadoluda  8 kavim birleşerek URARTU devletini kururlar.Bu da Asur tabletlerinde 3200.sene de NAİRİ olarak kayd olur.Anlaşılan NaİRİ sözü  Bu kavimler tarafınden kullanılan isim imiş.(Dyakonov,tarihki iran e bastan,tahran,s: 242 ) Ayrıca Van gölünün tarihi isimi is Nairi olmuştur.Asurların baskısı artınca Azerbaycan ve Anadoludan proto Türkler bu devlet bünyesine dahil olup Asur militanlarının karşısında dayanmak istediler.Urartu devleti bünyesinde bulunan krallıkların sayısını 20- 40 olarak gösteriliyor.(Behmeniş,A,.1369; tarihi milele asyaye gerbi,Tahran ,s:324 )

 

 

Başkent Tuşpa (Van) ikinci şehri ise (Olhu) Salmas şehri idi. Urartu Devleti en güçlü döneminde, günümüzdeki Doğu Anadolu, Kuzeybatı İran( Azerbaycan ), Irak'ın küçük bir bölümü Revan şehrinde  egemendi. Sınırları kuzeyde Erzurum-Kars-Ardahan yaylası, güneyde Toroslar, doğuda Urmiye Gölü havzası ,meşkin şehre kadar, batıda Fırat Nehri (şimdiki Karakaya baraj alanı) olarak çizilebilir. Urartu döneminde kuzeyde Diauehi, Qulha, Tariu ülkeleri ile bozkırlı Isqugulu toplumları, batıda Hatti (Melitea, Qumaha ve Tabal), güneyde Assur güneydoğuda Mana ve Parşua ülkeleri bulunmaktaydı.

 

 

 URARTULARIN GENEL ÖZELLİKLERİ :

Kent ve kale inşa etmede yetenekli, çok iyi taş ustası idiler.şimdi Güney Azerbaycan arazisinde bir çok taştan inşa edilmiş kalalar  bu devrin yadigarı dır.Arkeoloji kazıntıları hala da devam eden Çaldıran da Bestam ,Salmasta karnı yarık, Van da ki Urartu kalesi ve B bu halkın ne kadar kaleçilikte başarılı olduklarını gösterir.

 

Demir silahlar ve savaş aletleri üreten savaşçı bir toplumdu.

 

Doğu Anadolu'da ve Azerbaycanda  sulama amaçlı ilk göletleri kurdular, kanallar ve karayolu sistemleri geliştirdiler. Örneğin, günümüzde de Van Ovasını sulamaya devam eden 50 km uzunluğundaki Şamram kanalı kral Minua tarafından yaptırılmıştır.(Gublo,H,. 1371 , Kanat , fenni beraye destresi be ab, tahran, s:115 )

 

Salmas ovasinda ve G/Azerbaycan da  bulunan sulama kanallari da bu devr'n yad'garlarindan sayilir  .(Melikzade,Tohid,.1378 , Salmas der seyri tarihki Azerbaycan ,Salmas , s: 23)

Bölgedeki zengin gümüş, bakır ve demir yataklarını işlettiler, madencilik çok gelişti.  Urartular Bu sanatı ordularında kullanarak  senelerce güçlü Asur ordusu önünde dayanabildiler.

Bazıları dinsel motiflerle süslü, kendilerine özgü kemerler, miğferler, at koşum takımları, situlalar ve kazanlar ürettiler.

Bölge de bulunan bazı dağ mezarlıkları ve tapınak yerleri

 

 

Gümüş Kazan. Üzerinde yer alan kabartmalı bant altın ile kaplanmıştır, Allerheiligen Müzesi/Schaffhausen.

Urartu şehirlerinden ele gelen şekillerde defalarca kalelerin Boynuzla süslenmiş olduğunu görürüz. Bilindiği gibi boynuz  eski Türklerde güç ve iktidar   kültü olarak şimdi de Azerbaycan ve Anadolu'da nazardan koruma simgesi olarak kullanılmaktadır.

 

 

URARTULARIN DİLİ

 

Urartular, eklemeli dil yapıları ortak özellikler gösteren Hurriler ile aynı kökenden gelmekteydiler. Urartuca, günümüzdeki Türkçelerin 3000 sene önce ki şeklini arz ediyor.

Urartu proto Türkçesinde kullanılan  Sangi botu (koyun çiftliği ), İTİL :nehir anlamında , TAŞTAM :taş dam anlamında , Bamş Dirik :baş darak( darak gibi olan dağlar ) kuruspa ua kuruspa (kuru su ) anlamında  bugünkü Türkçemiz de de hala anlaşılır.( khudiyev ,Nizami ; 1377 ,Azerbaycan dili tarihi, Tahran s: 23 )

 

 

Urartuca, Krallığın tarih sahnesinden kalkmasından sonra aynı coğrafyada konuşulmaya başlanan Hint-Avrupa dil grubuna ait Ermenice ve onu izleyen Kürtçe'den farklı yapıdadır ve aralarında akrabalık söz konusu değildir.

Bu sebeplerden dolayı Ermenilerin Urartular Ermeni kökenli idi iddiası kökünden sehv dir ve hiçbir ilmi bağlantısı y

 

 

 

ARARAT , URARTU ve ARATTA Sözcüğüne dair:

Bugün Ağrı dağı Ermenilerce ARARAT olarak kullanılmaktadır.Bun sözcük Urartu menşeli bir kelime olarak Kürkçedir.yalnız Ermeniler tarafından kullanıldığına göre Azerbaycan ve Türkiye tarafından kullanılmamaktadır. Bu mesele Urartulara da sahip çıkmadığımızda da kendini göstermektedir.Biz maalesef Ermeniler tarafından istismar olunan Urartuları da Ermenilere bıraktık.hal bu ki Dil ve Köken itibariyle bu iki kavim arasında hiçbir ortak şey yoktur,sadece Ermeniler Urartuların maddi ve manevi mirasına sahip çıkmışlar.

Ararat , URARTU  ve  Arata sözcüklerine gelince Sumer tabletlerinden aydın olur ki Arata kelimesi yer adıdır.Alimlerimizin fikrice şimdiki Batı Azerbaycan dağlık bölgelerinde yaşamışlar.Art Divani luğatuttok kitabıca Dağlık mıntıka  anlamını da taşımaktadır.Türk toponimlerinden olan Altay,Alatavo, Alata ve b. Leri de aynı kökten sayılır.Tav ise eski Türkçe de dağ anlamındadır.Urartu kelimesi de 5000 sene önce bu arazide yaşayan ve adları Sumer tabletlerinde yadigar kalmış ARATTA lardan dır. Çünkü Arattaların arazisi hemen hemen  Urartu devleti arazisi içinde bulunmuştur. Ermeniler ise Ararat ve Urartu kelimelerini kullanmış ve benimsemişlerdir.

Ermeniler hatta dini kitablara dayanarak Nuh peygamberin gemisinin izlerini de Ağrı dağında göstererek kendilerine bir dinsel özgeçmiş de yaratmışlar.hal bu ki Nuh Ermenileri ne kadar ilgilendirerse Türkleri de o kadar ilgilendirmektedir.

Şimdi Arkologlar Nuh gemisinin kalıntıların gösteriyorlar.aşağıdakı uydu fotoğrafı gemiye benzer taşları gösteriyor:

 

 

 

 

 

 

 

Azerbaycan ve Siirt'ın diğer ortak tarihi :

AK Koyunlular devleti

Azerbaycan ve Siirt'ın diğer ortak tarihi ise  Ak koyunlu devletidir.Ak koyunlu devletinin banisi Oğuz Türklerinin Bayandır boyu olsa da bu devletin terkibinde Düğer , Bayat ve Çepeni boyları da bulunmaktaydı.Bu devletin hükümet dairesi esas itibariyle Anadolu'nun doğusu idi.Her zaman ise kara koyunlu hükümdarları ile savaşmaktaydı.1343. seneden itibaren bağımsız bir beylik yaratan Ak koyunlu hanı Tur Ali bey , 1450 lerden itibaren büyümeye başlayıp etraf bölgeleri zapt etmeye başladılar.1453 de Ak koyunluların büyük hükümdarı Uzun Hasan  başkent Siirt'ı ele geçirince Ak koyunlu devleti daha da genişlenip Azerbaycan'ı da kendi dairesine aldı.Mardin savaşında Kara koyunluları yendi ve Hasankeyf de Eyyubi'lerin hakimiyetini kaldırdı. O artık büyük sultan olmuş ve başkenti Azerbaycan'ın merkezi Tebriz'e nakil ettirdi. Anayolunu doğusunda kurulan bu Türk beylik şimdi bir Türk imparatorluğu kurmuştur.Doğu sınırları Türkistan'a şimdiki Afganistan'a ve batı sınırları ise Mısır ve Sivas'a dayanırdı.

Uzun hasan imparatorluğunun genişlenmesine en büyük engel Osmanlı sultanı (ikinci mehemmed ) ve mısır sultanı idi.Bu çatışmalarda nihayet Osmanlı sultanı galip geldi ve yavaş yavaş Uzun Hasan'ın kız torunu olan İsmail (sonraki safevi imparatorluğunu kuran  Şah İsmail Hatayı ) Ak koyunlu devletini safevi devletine çevirdi.

Uzun hasan zamanında oğuz Türkçe'si resmi dil olarak kullanıldı.mektuplar bu dilde yazıldı ve Kuran i kerim bu Türkçe'ye tercüme oldu.daha önce Çağatay lehçesinde şiir yazan şairlerimiz bu lehçeye şiir yazmaya başladılar.bariz örneklerinden birisi Hebibi idi.

 

Sonuç

Bu uzun  mesafeli tarihi süresinde iki Türk halk,Azerbaycan ve Anayolunun doğusunda sakin olan Türklerin ortak tarihinden konuşmamızın sebebi bu iki halkın şimdiki ortak değerlere de sahip olmasıdır. Muayyen siyasi sebeplerden dolayı bu iki halk ayrılsada inanç, Türkçe konuşma şivesi ,yemek ,içecek,yas,düğün ve b. Meselelerden bir çok ortaklıklar arz etmektedir.  Maalesef ki  bu halkın çoğunluğu Belli bir inanç sistemine inanarak hakim olan inanç sistemi tarafından dışlanmıştır. Bu dışlanmanın bedeli ise çok ağır oldu.Siirt ve çevresindeki bulunan Türkler yavaş yavaş zorla göçtürmeye asimilasiya ya uğrayıp ortaya bir başka sistem çıkmıştır. Hatta bölge de ki  hiçbir suçu olmadan sadece hakim guç gibi inanmadığından dolayı Türk halkı , inanılmaz bir katliama  uğramış ve yerlerine yad elleri getirilmiştir. Bölgede senelerdir suni sorunun köklerini ise bu acı tarihi olaylarda bulmak hiç de yanlış değildir.

 Bölgeden kaçan halkın bir kısmı Azerbaycan'a kaçarak orada kendi devletlerini – safevi – devletini kurdular.

 

۹۴/۱۱/۰۹
توحید ملک زاده دیلمقانی