Özet: Türkiye cumhuriyetinin kurulması iç siyasal kuvvelerle birlikte dış ve komşu ülkelerin dengelerini de etkilemiştir. Bir zamanlar OsmanlıyLa rakip sayılan İran' da da bu etki bir hayli güçlü olmuştur. Bu etkileri İran'ın resmi belgelerinde görebiliriz. Biz bu makalede İran arşivinde bulunan belgeler ve raporları inceleyerek o dönemlerde Türkiye cumhuriyetinin kuruluşunda İran'da nasıl karşılandığını net olarak görüp sunacağız.
Establishment of the Republic of Turkey according to Iran's official documents
Abstract: The establishment of the Republic of Turkey and the neighboring countries outside the internal political balance of the affected kuvvelerle. Once upon a time considered to rival the Ottomans in Iran, this effect has been quite strong. We can see this effect in official documents. In this article we examine Iran at that time in the archives of documents and reports of the Republic of Turkey met often and how Iran will see a net basis.
Osmanlı devletinin muttefiklerle savaşta zaafa uğraması nedenile bu devletin 1918.yılın sonların doğru savaştan vaz geçip 30 Ekim 1918' de ingilizlerle Sevr anlaşması imzalayarak yıkıcı savaşa son noktayı koydu.[2] Bu anlaşmanın tüm maddeleri 31 Ekimden itibaren gerçekleşmeliydi. Anlaşmanın İran'la bağlı olan bölümü İran Azerbaycanıyla ilgiliydi. 1.dünya savaşında İran'ın Azerbaycan bölgesi Rus ve Osmanlı ordusunun savaş alanına çevrilmiş ve bu savaş neticesinde bölge bir hayli zarara uğramıştır. Bu anlaşmaya göre Osmanlılar Azerbaycan bölgesini derhal boşaltılmalıydılar[3]. Ayrıca bu anlaşmaya göre Osmanlı topraklarından bir kaç vilayet ayrılmalıydı. Bu vilayetlerin ana vatandan ayrılması osmanlı Türklerinin tepkisine yol açmıştır. Bu nedenle Sivas'ta milli komite kuruldu. Bu milli komite ' Türklerin istiklalının sınırlı kalmasına izin vermeyeceklerlerine' dair telegraflar çektiler.
Bu olayların ardınca İstanbulun müttefikler tarafinden işgalından sonra Osmanlıdaki Fransa büyük elçisi İran büyük elçisini ziyaret ederek İran vatandaşlarına hiç zarar verilmeyeceğine dair beyanat verdi[4].
İstanbulun işgalı bir çok vatansevere ağır gellip kabul edimez sayılmaktaydı. Ayrıca ittihatçılara karşı yeni Osmanlı devleti tavırlar koydu. Bu arada Osmanlı'nın 3. Kol ordu müfettişi Mustafa Kemal Paşa gemile İstanbul'dan Samsuna geldi. O Anadolu'da milli direniş güçlerin kurulmasıyla memleketin kurtulacağına inanırdı[5]. Mustafa Kemal paşa temmuz 1919 da kendi görevlerinden istifa ederek vatanın işgalından kurtarlması için resmen bir cephe kurdu. Bu konuda iran'ın istanbuldaki büyük elçisi şu mektubu dış işler bakanlığına gönderdi:
mübarek bilgilerinize
Osmanlı devletinin iç ve dış durumunun kısa bilgilerini arz ederim. Osmanlının batı orduların baş müfetişi mustafa kemal paşa barış anlaşmasından sonra yazılan koşullarından itaat etmek istemedi. Merkezi hükümete baş kaldırarak o bölgelerin ordusunu ele geçirdi. Yavaş yavaş Erzurumdan Sivas'a ve oradan küçük Asya'yı ele geçirdi. Merkezi hükümüt Mustafa Kemla Paşanı eylemlerinin karşısını alamadı. Müttefikler de bu könüllü orduyla savaşmak için küçük Asyanın kalbine girmek istemediler. Yavaş yavaş etraftan da ittihatçıların silahlı grupları bu orduya dahil oldu. Anadolu mrkezi yünetime itaatsızlığını bildirerek istanbul'dan atanan valiler geri çevirdi. Hem de İstanbul'dan gelen fermanlar ve genelgeleri yürürlükten çıkardı....[6]
İstanbudaki İran büyük elçisi bir başka raporda Anadolunun direnişine işare ederek İngiltere devletinin Anadoludaki direnişini Osmanlı tarafinden isyanci olarak ilan edilme baskısından bahs ederek şöyle devam ediyor:
barış anlaşmasından sonra devlet tarafinden ittihatçılara karşı yapılan tüm eylemlere karşı iki muhalif grup oluşmuştur. Biri Cafer bey Tayyar komutasında Andrinopol'da başka grup Anadoluda Mustafa Kemal paşa başkanlığında. Her iki grup bir biriyle iyi ilişkide ve merkezle zıt. İngilizler bu milli kuvvetleri develet tarafinden yaği ilan edimesini istiyorlar. Devlet ise bu gruplardan çekindiğinden İngilizlerin isteklerine boyun eğmiyor[7].
Osmanlı devleti İngilterenin isteğine karşı durur ve sonuç olarak baskılar neticesinde Salih Paşa devleti istifa vermek zorunda kalır. Damat Ferit Paşa devleti İngilizlerin isteğine sıcak bakarak işe başlıyor. Bu devlet kuvaye milliyenin aleyhine şeyhulislamdan bir fetva alarak Anadoludaki direnişi yaği ilan eder. Bu fetva geniş bir çapta gazetelerde yayımlanır[8]. Bu rapora göre her gün yüzlerce kişi İstanbuldan kaçıp Anadoluda Mustafa Kemal paşanın ordusuna katılır.
sevr anlaşması taraflarca geçici bir anlaşma olarak değerlenirdi. Buna göre Lozan'da Türkiye sorunlarını gidermek için bir konferans düzenlenmek istendi. Fakat Mustafa Kemal Paşa istanbuldan hiç kimsenin bu konferansa katılamayacağını yalnız Anakara'da bulunan devlet adamlarının konferansa katılacağını ve İstanbul'dan bir kişi dahi konferansa katıldığı taktirde konferansa girmeyeceklerine dair bir bildiri yayımladı.
30 Ekim 1922 de Anakara'da milli meclis kuruldu. lozan konferansında da Türkiye cumhuriyeti resmen tanındı. Zaman ilerledikçe Ankaranın zafere uğraması ve savaşlarda başarı elde etmesi Osmanlıların gururuna sebep oldu. Bu konuyu İran'ın büyük elçisi şöyle açıklık vermektedir:
son fetihler Osmanlıların cüretine hatta gururuna sebep olmuştur. Allahtan dikatlice davranmalarını istiyorum yoksa elde ettiklerin tüm başarılar elden gidecektir. İran devletinin yine zahmete düşmemesini temenni ediyoruz çünkü bir çok insanın fikrice Osmanlaıların başarısı ilk başta İran'ın başını derte sokacak özellikle şimdilik Kafkaslarda ve Azerbaycan'da osmanları yüksek propagandaları var[9].
Bu dönemlerde İran Osmanlıdaki iki devletin bulunmasından bir hayli tedirginlik içindeydi. Bu aralarda İran Ankara'daki devletle ilişkiye girmek istiyor. Ishak han Mofekhamodole Anakaradaki devlet adamlarıyla konuşmak istiyor. Anakara'da devlet başçılarıyla konuşur ancak Anakara iran'ın son tavırlarını eleştirir. Özellikle birinci dünya savaşında Osmanlılar aleyhine silah ele alan Ermeni ve Nesturilerin tekrar Osmanlıların sınır bölgesinde yerleştirilmesi Anakarayı derinden rahatsız ediyor. Hatta İran'ın Urmiye ve Salmas bölgelerinde Ermeni taşnakların faaliyet etmeleri için zemin hazırlamak Anakara tarafinden endişe vericiydi[10].
İran'ın İstanbu büyük elçileri Osmanlının son durumunu Tahran'a belirtmek istemiyorlardı ya da yapamıyorlardı. Ayrıca Ishak han Anakara'da güvenilir birisi olarak değerlenmiyorlardı. Ishak han da Anakra'yı resmi devlet olarak göremiyordu. Bu zor durumu İstanbul'daki baş konsolos silsiliye meratibe uymayarak Tahrana bildirmek zorunda kalır. Açıklamalarında Ankara'ya güvenilir diplomatın gönderilmesini istiyor çünkü Anakara İstanbul'da sultanlarla oturup kalkaı gövenilir tanımıyor[11].
Zaman ilerledikçe durum Osmanlının kalkmasına ve cumhuriyetin ilanına musait olur. Bu durumu İran büyük elçisi şöyle açıklıyor:
daha önce telegrafla belirttiğimde rejim yüksek ihtimalle değişecek. Bu günler Ankara Türkiye cumhuriyeti ilanı için çaba gösteriyor. İç engel törenmezse önümüzdeki günler bu konu resmen ilan edilecektir. bilgileriniz için... İshak han[12]
Bir kaç gün sonra büyük elçi şu açıklamaları Tahrana gönderdi:
yüksek ihtimalle bu raporun ulaşmasından önce Türkiye cumhuriyeti ilan edilecektir. İki üç aydır iş başında olanlar bu eylemi yürütürler. Özellikle Mustafa Kemal Paşa ; Başbakan Fethi bey ; dış işler bakanı İsmet Paşa bu maksata çalışırlar. Millet vekillerin hükümet tarafinden seçilmesi hem de halk milli fırkasının mecliste çoğunlukta bulunması nihayi sonuca varmışlardı[13].
Bir kaç gün sonra Türkiye cumhuriyeti kuruldu ve Osmanlı devletinin Tahran büyük elçisi konuyu resmen şöyle bildirdi:
sayın Dış işler bakanı
Yüksek saygılarla Ankara'dan elimize ulaşan telegrafa göre gece 29 Teşrine evvel 1339 devletin forması Türkiye büyük millet meclisi tarafinden oy çoğunluğuyla cumhuriyete döndü. Bu yeni hükümet müslüman ve resmi dili Türkçe'dir. Devlet başkanı reiscumhurdur ve meclis üyelerinden 4 yıllığa sçilmektedir. Başvekil cumhurbaşkanı tarafinden meclis üyelerinden seçilir. Bu şekilde kurulan devlet meclise sunulur. O gece Gazi mustafa Kemal Paşa oy birliğiyle cumhurbaşknlığına seçildi[14].
8 gün sonra İran büyük elçisi yeni durumu aynen Tahrana bildirdi[15].
Türkiye cumhuriyeti resmen ilan edildikten sonra İran- Türkiye sorunları o cümleden Ermeni meselesi; Kürt meselesi ve sınır meseleleri gidermedi. Türkiye Tahran'a Memduh Şevket beyi Büyük elçi olarak atadıktan sonra iki devlet ilişkileri yeni döneme girdi ve bu ilişki Rıza Pehlevi'nin Ankara seferinden sonra pekişti.
[2] Deftere motaleatİ; gozide asnade siyasiye İran ve Osmani; 1. Cilt s: 62
[3] iran dış işler bakanlığının belge nu: 1542, dosya 2, koli 1542: 1 kasım 1918 Tahran'daki İngiliz büyük elçisi Ser Persi kaks'ın İran dış işler bakanlığınıa yazdığı mektup
[4] Deftere motaleatİ; gozide asnade siyasiye İran ve Osmani; 7. Cilt s: 118. Belge nu 1295 dosya 4, koli 14 tarih 23 Mart 1923
[5] Deftere motaleatİ; gozide asnade siyasiye İran ve Osmani; 7. Cilt s: 47
[6] Deftere motaleatİ; gozide asnade siyasiye İran ve Osmani; 7. Cilt s: 110. Belge nu 1293 dosya 4, koli 14 tarih 2 Aralık 1919
[7] iran dış işler bakanlığının Belge nu 1298 dosya 4, koli 14 tarih 6 Nisan 1920
[8] iran dış işler bakanlığının Belge nu 1299 dosya 4, koli 14 tarih 17 Nisan 1920
[9] iran dış işler bakanlığının Belge nu 1308 dosya 75, koli 16 tarih 10 kasım 1922
[10] iran dış işler bakanlığının Belge nu 1321 dosya 23.1, koli 15 tarih 8 Mart 1923
[11] iran dış işler bakanlığının Belge nu 1319 dosya 5, koli 15 tarih
[12] iran dış işler bakanlığının Belge nu 1313 dosya 23.1, koli 15 tarih 21 Eylül 1923
[13] S 98
[14] iran dış işler bakanlığının Belge nu 1301 dosya 5, koli 15 tarih 8 kasim 1923
[15] iran dış işler bakanlığının Belge nu 1332 dosya 5, koli 15