دکتر توحید ملک زاده دیلمقانی

وب سایت رسمی
بایگانی

۵۳ مطلب با موضوع «آذربایجان شناسی» ثبت شده است

سون زامانلار آنکارادا  ( آذربایجان تورکجه سینده آذربایجان تورکجه سی دئییملر سؤزلوگو) کیتابی حورمتلی آراشدیرماجی سیف الدین آلتایلی طرفینده ن اون ایلد ه ن چوخ امک صرف ائتدیکد ه ن سونرا  گون ایشیغینا چیخمیشدیر. بو کیتاب بیزیم دئدیگیمیز ایصطیلاحلار توپلوسودور و ایچینده  27000 ده ن چوخ دئییم وار. آلتایلی کیتابین اؤن سؤزؤنده بئله یازیر:

((دیل تاریخی اینسانلیک تاریخی ایله بیرلیکده باشلامیشدیر. تورک میللتی بشریتین ان اسکی میلتلرینده ن بیری اولدوغوندان دولایی دانیشدیغیمیز تورکجه ده دیل تاریخینین ان باشیندان بری ایستیفاده اولونان ان اؤنملی  دیللرده ن بیری دیر.  دیلیمیزله ایلگیلی علمی چالیشمالارین چاغداش آنلامدا 11 اینجی یوز ایلده کاشغرلی ماحمود لا باشلادیغی بیلینمکته دیر. آنجاق بو چالیشمالارین و تارتیشمالارین یوغونلوق قازاندیغی زامان 19 اینجی یوز ایلین ایکینجی یاریسیندان باشلانماسینی دییه بیلیریک. بو زامانلاردا باتی دا اوخویوب اؤلکه له رینه دؤنن آیدینلارین گیردیکلری باتی ذهنیتی دیلده ده اؤزونو گؤسترمیشدیر. ایسلام دینی نی قبول ائتدیکده ن سونرا اؤزه للیکله 10- 11 اینجی عصیرلرده عرب و فارس کولتورلری ایله یاخین تماس قوران دیلیمیز اوزونه مخصوص بیر  کیملیک قورموش و  بونو دا باشقا خالقلارا دا قبول ائتدیریب اؤز مالی ائتمیشدیر. بو کیملیگین قورولماسیندا عوثمانلی دئولتی نین قدرتلی ایمپراتورلوک حاکیمیتی باش رول اوینامیشدیر. .......  1985 ایلینده ن باشلایاراق دواملی و هر گون ان آز 6 ساات چالیشیب 1994 ایلینده ایکی جیلیدلیک آذربایجان تورکجه سی سؤزلوگو نو حاضیر لایاراق نشر ائتمه یه باشلادیم.  آنجاق عینی سرعتده چالیشمالاریمی دوام ائتدیم. آذربایجان تورکجه سی آنسیکلوپدی سی اوستونده 22 ایلدیر چالیشیرام و یاخین زاماندا  دا بیتیره جه گه م. 1988 ایلیند ه ن بری آذربایجان جمهوریتی ایله چوخ یاخین تماس دایام. 1974 ایلینده ن بری ده جنوبلا ایرتیباط دایام. هر ایکی طرفده کی قایناقلاری آختاردیم و تعقیب ائتدیم. 1985 ایلیند ه ن بری هر ایکی طرفین اینسانلاریندان و اوز شهریم اوغوز یوردو ایغدیر شهرینده ییغدیغیم سوزلری و دئییملری بیر یئره  ییغدیم.  بو گونه قد ه 27 مین دئییم ییغمیشام. هر دئییمین اؤنونده تورکیه تورکجه سینده  کی معناسینی وئردیم آنجاق هامیسینی وئره بیلمه دیم  چونکو تورکیه تورکجه سینده کی دئییم لر ی قاپسییان اثرلرده کی رقم منیم اثریمده کی رقمین یاریسی دا اولمادی. .....))

سیف الدین آلتایلی نین کیتابینین باشقا اون یازی سینی آذربایجان ادبیاتینین تانینمیش سیماسی پروفسور دکتر کامیل ولی نریمان اوغلو طرفیند ه ن  یازیلمیشدیر. سون اؤن سؤز یازی نی ایسه تانینمیش آذربایجان یازار و قزئته چی علی شامیل بی طرفیند ه ن یازیلمیشدیر. علی شامیل بو بو یازیدا کیتابین اؤنمی نی وورغو لامیش و کیتابین اهمیتینی قئید ائتمیشدیر. کیتاب آذربایجان لاتین آلفابه سی ایله ترتیب ائدیلمیش و جمعی   590 صحیفه دیر.

قئید ائتمک لازیمدیر کی سیف الدین آلتایلی 1950 اینجی ایلده تورکیه نین ایغدیر شهرینده آنادان اولموشدور.  آکادمیک تحصیلاتینی 1980 اینجی ایلده  ایستانبول اونیورسیته سی نین  تورک دیل ادبیاتینی  بیتیرمیش و 1985 اینجی ایلده ن بری تورکیه رادیو تلویزیونوندا آذربایجان رادیوسونون مودورو اولاراق چالیشیر . اونون آدرسی بودور:

Altayli_s@yahoo.com

بومساله ایله  ماراقلانان دوستلاردان خواهیش اولونور یوخاریداکی آدرسله ایرتیباط قورسونلار.

۰۷ بهمن ۹۴ ، ۲۲:۵۲
توحید ملک زاده دیلمقانی


 I . dünya savaşının sonlarına doğru , Rus ihtilalı baş verince çarlık rejimi çökmeye uğradı .Bu çöküş Rusya sömürgesinde olan halkları derinden sevindirdi. Azerbaycan Türkleri de bu halkların birisiydi.

XX. asrın başlarından itibaren Azerbaycan’da  gizlice kurulan Musavat fırkası Azerbaycanın geleceğinde rol oynayan en temeli partilerden biri sayılmaktaydı . Musavat’ın lideri Mehmet Emin Resulzade  ise genç olmasına rağmen siyassette kabiliyetli insan olarak tanınmıştır. Gerek Kaçar dönemi İran’da gerekse de Osmanlı da faaliyetlerde bulunan Resul zade , bu ülkelerde edindiği tecrübelerden dolayı  Azerbaycan’ın Ruslardan kurtulması için müstakillik mefkuresini faaliyetinin temelinde alan  insanların başındaydı .  Onun  meclis başkanlığı döneminde  28 Mayıs 1918 de Azerbaycan cumhuriyeti sadece Araz nehrinin kuzeyinde bulunan Azerbaycan topraklarında kuruldu. Tebriz merkezli Güney kısmı ise İran’da kaldı.

Azerbaycan devleti kuruluş arifesinde ve kurulduktan sonra menfaatleri ile zıt olan İran ve Rusya tarafından eleştirilse de  İttihat ve Terakki yönetiminde bulunan  Osmanlı develeti tarafından tam güçle desteklendi.

Azerbaycan devleti ilanı zamanında İran’da  1905 den itibaren başlanan Meşrutiyet olaylarından dolayı Kaçar hakimiyeti ve dolayısıyla Türk iktidarı yıpranmaya başlamış ve yeni Fars sistemli , merkezsel bir İran ortaya çıkmaktaydı. Bu merkezsel devletin esas alacağı sistem sözde İslam’dan önceki Sasani devleti gelenekleri ve esas itibariyle Zertoştilik dini ve mefkuresini  benimseme olmuştur. Bu sistemin teorisiyenleri geçmişte bölgede bulunan İslam’dan önce ve sonraki devletleri yeni Kurulan Fars sistemli İran olarak göstermeye gayret ediyor ve göstereceklerdi. Anlaşılmaktadır ki onların  sahip olduğu ve iddia ettikleri arazi Çından Anadolu’ya kadar ve Kuzeyden ise Hazar denizini kuzey bölgelerine kadar araziyi kapsamaktadır.   Bu teorisiyenlerin iddiasına göre Türkler ve Moğollar sonralar İran coğrafyasına girip ve Fars kimliği ve İran medeniyetini yıpratmaya çalışmışlar. Bu iddialara göre anti Türklük  her bir vatansever İranlının görevi sayılıyordu. Bu yeni kurulan sistemin ana hatlarıyla zıt olan Azerbaycan devlet ve mefkuresi şimdiden açık ve nettir. Anlatmaya gerek yok ki Azerbaycan devleti kurulduktan sonra yeni Fars sistemli İran teorisiyenleri o zamanki İran’da yayınlanan basınla bu devletin varlığını eleştirip toprak iddialarında dahi bulundular. Biz bu meseleye sonraki bölümlerde değineceğiz.

 

İkiye bölündükten sonra Azerbaycan tarihi ve durumu

 

Bilindiği gibi 1813 ve 1828 antlaşmalarına göre Demir kapıdan başlanıp da Zencan ve Hemedan şehirlerine kadar uzana Azerbaycan ikiye bölündü. Bu antlaşmalara göre Azerbaycan’ın kuzey kısmı Rusya’ya verilir. Güney kısmı ise kaçar devletinin bünyesinde öncül rolünü koruyarak kalır.

Ruslar bu yeni elde ettiği araziyi kendi sistemlerinde bütünleştirmek amacıyla Araz nehrinin kuzeyinin umum Azerbaycan adın “ Azerbaycan’ı “ortadan kaldırmak amacıyla Kafkas  terimini kullandılar. Bu siyaset doğrultusunda 1813 lerden itibaren Azerbaycan kelimesi siyasi olarak sadece Azerbaycan'ın güney kısmına denildi. Bu gayri meşru geleneğe rağmen kuzeydeki Azerbaycan aydınları fırsat buldukça Ana vatanlarını Azerbaycan ve dillerini Tatarca değil Türkçe derdiler. S. M .Ganizadenin 1890. yılda yayımladığı  “ İstılahı Azerbaycan “ dediklerimize örnek göstere biliriz.

Azerbaycan bölündüğü zaman kaçar Türkleri bölgeye hakim idiler. Daha doğrusu Azerbaycan Türkleri kaçar devletini idare etmekteydiler. Azerbaycan o zanmanlar bir çok özelliklere sahip idi.Azerbaycan bu ülkenin iç ve dış ticaret kapısı olarak  tüm ülkenin siyasi ve kültürel bazında olan giriş kapısıydı. Bu sebeplerden dolayı 1850lerden itibaren Azerbaycan’a İran’ın başı olarak ifade edildi.

Azerbaycan ve Tebriz  ikinci kaçar kralı Fetelişah zamanından beri veliahtların ülkeyi idare etmek becerisini artmak için gelecek sarayın  staj merkezi olmuştur. Bu hususta            E. Brown şöyle yazıyor :

 Azerbaycan Rusya ve Osmanlıya komşu olduğundan önemli bir bölge. kaçarlar bu bölgenin Türk bölgesi olduğundan dolayı Osmanlı veya Kafkaslarla birleşmesinden hep endişeli. Kaçarlar veliahtlarını oraya göndermekle Azerbaycanlılara ne kadar önem verdiklerini göstermek istiyorlar. [1]

Abbas mirza  ve Azerbaycan

 

Fetelişahın oğlu ve veliahdı Abbas mirza Azerbaycan valisiydi. O , Azerbaycan'ın ilerlemesine hep çalışıyordu. Onun çabalarıyla yeni medeniyeti elde etmek için ilk defe yurt dışına mühendislik ve harbi bilimleri için öğrenciler gönderildi.[2]Ruslar karşısında  Azerbaycan‘in   yeni ve modern ordusunu kurdu ve onların eğitmesi için de Avrupa ülkelerinden uzman getirttirdi.[3]

Abbas mirza cidden Azerbaycan’ı kalkındırmak niyetindeydi. Ne yazık ki ecel ona fırsat vermedi ve babası ölmeden veliaht ölür. Bu nedenle onun oğlu Mehemmet Mirza yeni veliaht seçilerek Tebriz’e gelmek istedi. Bir yıl sonra Kral ölünce Mehemmet 'Mirza Mehemmet şah' adıyla kaçar tahtına sahip olur. Yeni kaçar sistemi çok iyi çalışıyordu. şah ölünce yeni kralla birlikte Azerbaycanlı devlet adamları başkent Tahrana geliyordular. Bu defa da Tebriz’den bir sürü devlet adamı tahrana geldi. Tabii ki bunların içinden en seçkin insan başbakan yada eski tabirice sadrazam olmalıydı. Bu defa Bayat Türklerinden ve revan doğumlu Hacı Mirza Ağası başbakan oldu. Onun başbakanlık döneminde Türkler memleketin işlerini yönetirlerdi.ne yazık ki şah ölünce Türklerin durumu kötü öldü. Tebriz’den yeni kral gelince Türklere çok kötü muameleler oldu. Başbakanda canını kurtarmak için bir kutsal mekana sığınıp yeni şah gelene kadar orada kaldı.[4]

Gine kaçarların geleneklerine göre yeni kral Tahrana geldi.yeni kral Nasireddin şahıydı. Onun yanıca yene Türk devlet adamları Tahrana geldi . yeni şah 20 Ekim 1848 de kaçar sülalesinin 4. şahı olarak tahta çıktı. Tarihi kaynaklara göre Nasireddinşah Tahrana vardığı zaman hiç Farsça bilmezdi ve çevresinde hep Türkler olurdu. Yine tahranda saltanatı ele geçirmesinde hayli yardım eden tebrizdeki başbakanı Mirza Tağı Han ( Emir kebir )  bu defa tahranda başbakanlığa seçildi. Onun tüm memlekete olan hizmetleri unutulmaz oldu. Ne yazık ki  onun öldürülmesiyle memleket gelişmesi yarımcık kaldı ve  ayrıca Fars devlet adamları onun ölümünden sonra rahatça nefes aldılar[5] .

Emir kebirin katlından sonra Farsların gurup başkanı Mirza Ağa han Nuri başbakan oldu. Onun başkanlığıyla Azerbaycanlıların memleketin önemli  görevlerden alınması başlayıp Türkler memleketin önemli  vazifelerden uzaklaştırıldı. 

xx. yüzyıl global dünya gelişmeleri Osmanlılarla yanı sıra  kaçar devletini de etkiledi. Kaçar devletinin bünyesinde bulunan Azerbaycan Türkleri de bu etkileşimden uzak kalmadılar. Meşrutiyet harekatı her iki ülkede yeni siyasi ve kültürel rüzgarlar estirmiş ve her iki halkında talihini değiştirmiştir.Ne yazık ki bu hareket sonuçta kaçar-Türk devletini yeni Fars sistemli İran’a değiştirdi ve Azerbaycan Türkleri iktidardan uzaklaştırıldı. İlginçtir o zamanlar bazı Azerbaycan aydınları ön görüyle İran’da  Türklerin çıkarlarını korumak için     ” Türk Encümeni “ kurmayı teklif ederler[6]. Ne yazık ki onların çabaları sonuçsuz kalır ve nihayet gayri resmi olarak birinci dünya harbi esnasında ve resmen 1925 de yeni Fars sistemli İran devleti kurulur. Rıza Han ilk pehlevi sülalesinin kralı olarak son kaçar kralı sultan Ahmet şahın yerinde oturdu.

1917.yıldan itibaren başlanan Hiyabani harekatı ve nihayet 1920  Hiyabani tarafından ilan olan Azadistan devleti,Türklerin iktidardan düşme sürecinin ilk itiraz sesi sayılabilir. Hiyabani hareketi ve Demokrat fırkası  hiçbir dış devlete bağlanmak istemiyordu. Bu ise birinci dünya savaşından sonraki zamanda çok enteresan bir olay olarak değerlendirmeye layıktır.

Demokrat fırkasının organı “İran- e nov “un  (yeni İran ) başyazarı Mehmet Emin  Resulzade (1883-1956) idi. Bu derginin asıl amacı Kaçar devletinin dış ülkelerin müdahalelerinden kurtarmak ve gülcü- bağımsız  bir devlet yaratmak idi. Ne yazık ki Demokratların içinde bulunan bazı kesimler yeni İran rejimi kurmada Türklerle zıt olmayı esas alarak bir şovenist       pan-farsisit devleti kurmayı ön gördüler.

 Demek ki demokratlar içte iki önemli yere bölünmüşler:

1-          Fars sistemine savunanlar ki başta olmak üzere Meliküşüerayi                   Bahar ve Tebrizli Kesrevini demek mümkündür.

2-       Türk sistemini savunanlar Hiyabani ve M.E.Resulzade başta olmakla başak bir takım meşrutacıni de saymak mümkün.

            1905 den 1917 e kadar Rusya’ya karşı olan Demokratlar Bolşevik ihtilalinden sonra yeni bir politika izlediler. Bu defa Rusya inkılabına yaklaşan Demokratların hareketi ingiltereninn genel Ortadoğu siyasetine ters geldi ve Hiyabani bu konuda uyarıldı. Hatta Fars kolu hesap olan demokratlar da bu konuda desteklendi.Gerçi Kesrevi gibi Hiyabaninin fikir  düşmanları ingiltereninn yardımlarını' Hiyabaninin Azerbaycan adına ayaklanması sebebile ' ret ettiler.

 

 

Azerbaycan cumhuriyeti ve güney meselesi

 

Bilindiği gibi 1918 den 1920 e kadar Azerbaycan'ın kuzey bölümü müstakil bir cumhuriyet oldu ve onlarca devlet bu yeni devleti resmiyete tanıdı. Bu cumhuriyet hayatının  ilk günlerinden itibaren İran’da karmaşıklıklardan faydalanarak Azerbaycan’ın güney kısmıyla birleşmek istedi. İki Azerbaycan’ın birleşmesi için Baku’den görüş geçiren G.Azerbaycan devlet adamlarına hatsız tekliflerde bulundular.  Bu teklifler hepsi ret edilirken Farslar  Osmanlıların üst düzey komutanı Halil paşayı bu çabalara yardım gösterdiklerinden dolayı kınadı.[7] Ayrıca Hiyabani ve Resulzade ilişkileri de tartışılır bir konu oldu.Acaba neden bir  fikre mensup iki devlet adamı bir istikamette yürüyemediler? Gerçi güneyde olan hadiseler Azerbaycan cumhuriyeti devlet adamları tarafından de desteklendi[8].

 

İranlıların Azerbaycan cumhuriyeti aleyhinde faaliyetleri

 

Azerbaycan devletinin kurulması her zaman Azerbaycan’ı Fars kültürü istilasında görmek isteyenleri şaşırttı. Müsavatçıların bağımsız Azerbaycan şiarıyla işe başlamalarıyla bir zamanda onlarda                “ Azerbaycan cüze layenfekke İran “    ( Azerbaycan İran’ın ayrılmaz bir hissesi ) adlı gazete çıkarmaya karar verdiler[9]. Re’d adlı gazete hariç, gerek iç gerekse de dışta yayımlanan Fars sistemli İran dergilerinde iki şey vurgulandı:

1-     Azerbaycan her zaman İran’ın idi.

2-     Azerbaycan adı sadece güney kısma denirdi. kuzey kısma ise Aran/Ablan denirdi.[10]

 

1919 senesinde İran _ Azerbaycan federasyonu konusu

 

I.dünya savaşından sonra Paris’te mağlup olmuş ülkelerin geleceği için bir toplantı kuruldu. Azerbaycan delegeleri de bu toplantıya katılmak istedi ama onların katılmaları onaylanmadı. Azerbaycan temsilcileri henüz İstanbul’dayken Paris’te olan Ermenistan ve İran temsilcileri Azerbaycan’ın çıkarlarına dokunan büyük toprak iddiaları ile hareket ettiler. Yeni İran gazetelerinde yer alan pan- farsist konular İran dış işleri bakanlığının resmi tutumu oldu. İran hatta Osmanlı arazisinin doğusunu da talep ediyordu ve Ermenistan’ın toprak iddialarından endişe duyurdu. Asuriler de Urmiye ve Salams’ta bağımsız Nesturi memleketi kurma peşindeydiler.Onlar hatta müttefiklerin himayelerini de kazanmışlar[11].    İran 578  lik büyük bir arazi istiyordu ama İran’ın taleplerine müttefik  devletler  pek itina etmedi ve hatta sonunda İran tarafsiz olduğu için toplantıya giremedi.

İran Ağustos 1919 da İngiltere’yle bir stratejik ittifak kurdu.Ayrıca İngiltere Azerbaycan da hakim olan Şeyh Muhammet Hiyabani’den Rus Bolşeviklerle ittifak kurmamasına dair söz aldı. Böylece İngiltere Bolşevikler önünde bir baraj kurmay başardı. Bu aylardan itibaren İran Azerbaycan’dan toprak iddialar yerine bu devletle dostlu kurmaya taraf yöneldi. Bu siyaset değişiminde İran devletinde bulunan eski Türk devlet adamlarının rolü olmuştur[12].Bu devlet adamlarının çabalarıyla İran- Azerbaycan konfederasyon meselsi iki devlet adamları tarafından tartışıldı. Bu anlaşma (ekim- Kasım 1919 ) da Azerbaycan tarafından Elimerdan Topçibaşov ve İran tarafından Nusretoddole Firuz tarafından onaylandı. Ayrıca Araz nehrinin güneyinde yaşayan Azerbaycanlılar Kuzeydeki Azerbaycanlılara Ermeni çetelerinin karşısını almakta yardım ediyorlar[13].

Lord Korzon 13 Ekim 1919 da Ser persi cacs’a yazdığı bir mektubda  Bu anlaşmayı şöyle açıkladı :

1-                 Kafkas Azerbaycan’ı , Paris barış konferansına verdiği haritalarda gösterildiği gibi , sona kadar  Rusya topraklarından ayrılıyor.

2-                 28 mayıs 1918 de kurulan Azerbaycan cumhuriyeti bir özgür bağımsız ve demokratik ülke olarak resmiyete tanınacak . Azerbaycan’ın başkenti Baku olacak. Bu yeni cumhuriyette halk tarafından seçilen cumhurbaşkanı ve anayasaya göre kurulacak parlaman bulunacak.

3-                 Azerbaycan demokratik cumhuriyeti kendi komşusu İran krallığı ile siyasi ve ekonomik ilişkilerde bulunacak . Bu ilişkilerin şekli İran ve Azerbaycan devletlerinin anlaşmasıyla sağlanacak. Bu ortak anlaşma iki tarafın parlatanlarında onaylanmalıdır.Fakat şimdiden Azerbaycan devleti İran devletiyle benzer ve aynı dış politika sağlayacak.Vahit dış işleri bakanlığı iki devletin dış siyaseti Yöneltecek.

4-                 Azerbaycan cumhuriyeti kendi toprak bütünlüğünü sağlamak ve bağımsızlığını geliştirmek ve korumak  için ve de siyasi , iktisadi , kültürel ve harbi güçlerin geliştirmesi için İngiltere tarafından İran’a yapılacak desteklerin istemesine samimiyetle  arz ediyor.[14]

Gerçi  Bu konfederasyon iki devletin dış ve iç sorunlarından dolayı gerçekleşemedi ama her iki devlet ticari alanlarda ilişkilerini genişlendirmekle ister istemez bölge de çizilen yeni haritaları kabul etmek zorunda kaldılar.hatta İran Baku’ye bir  resmi heyet göndermekle 1920 de Azerbaycan devletini resmiyete tanıdı.

M.E.Resulzade İran – Azerbaycan ilişkileri konusunda Azerbaycan milli meclisinin 15 Nisan tarihli toplantısında son cümleleri böyle söyledi: Efendiler!  Bugün Azerbaycan Meclis-i Mebusanı tasdikine takdim edilen antlaşma komşumuz ve dostumuz İran hükumeti ile bizim hükumetimiz arasında komşuluk ve sevgi yollarını tesbit edip iyi münasebetle yaşamayı onaylayan bir antlaşmadır. Her bir antlaşma gerek uluslar arası bir mahiyette olsun, gerek milli mahiyette olsun böyledir. Bir memleket içerisinde anayasa onun dahili muahedesidir. Uluslar arası muahedelerde keza böyledir. O şey ki, tabiatta vardır. Önce hayatın ihtiyaçları iktiza eder. Bir millet gerek kendi içinde, gerekse komşu milletlerle anlaşma neticesinde o ihtiyaçları def edip her iki tarafın çıkarları doğrultusunda antlaşmalar meydana getirirler. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kuruluşundan beri İran ile alaka ve yakınlığını bilenler ve bu hakikatlere müdrik olanlar ve bu iki millet arasında tarihi, medeni, iktisadi yakınlıkları anlayanlar bilirler ki, arada ne kadar sui-tefahüm, ne kadar suizan olursa olsun yine bugün bu iki milletin arzu ettiği muahedeyi mecburen tasdik edeceklerdir. Bu muahedeler Tabatabai veyahut Han Hoyski tarafından imza edilmiş bir muahede değildir. Bu iki milletin vicdanen emr ettiği ve dostluktan başka hiçbir çare olmadığını ve hiçbir yol ile gidebilmek bu iki millet için mümkün olmadığının farkına varan bir şekilden başka bir şey değildir. Bu hayata bağlılığı dış görünüş suretine bakılmalıdır.

Efendiler! Cumhuriyetimiz daha resmen teşekkül etmeden, tasdik olunmadan İran ile Azerbaycan arasında bir takım anlaşmazlıklar var idi. Bunlar da gayet sathi nazariyeler ve düşünceler idi. Bu hal ne İran ve ne de Azerbaycan milletinin yüreklerinden geçemeyen bir takım şek ve şüphelerden meydana gelirdi. O zamanlar her ne kadar bu şaiyalar efkar-ı umumiye üzerinde sui-tesir hasıl ederse de, bu iki milletin tarihi, medeni, dini, ahlaki, edebi alakasını bilenler ki, bu haller geçicidir. İran heyetinin başkentimize gelişi ile ceryan eden müzakerelerin uzaması da efkar-ı umumiye üzerinde bir takım şüpheler oluşturmuştur. Fakat bu iki milletin hakiki münasebetlerini  düşünenler hiçbir zaman  işi yarına bırakarak muahedeleri imza ettirmeden, adı geçen heyeti buradan bırakmadılar. Eğer başka türlü hareket etseydiler milletlerin huzurlarında mesul olacaklar idi. Milletlerinin çıkarlarını ve ihtiyaçlarını anlayan bu iki heyet muahedeleri imza etmekle kendilerine tarihin kaydedeceği şerefli bir adım attılar. Ben onlara gıpta ediyorum.

Efendiler!  Bu muahedeler içerisinde önemli bir madde vardır. İran milleti ve İran memleketi büyük ve birinci milletler sırasındadır ki,  Azerbaycan’ın istiklaliyyetini tasdikle beraber meşruluğu hakkında da tasdik etmiştir. Sözünü söyleyen tartışmacıya istirakımla beraber ben burada bu söz üzerine biraz konuşmak istiyorum. Bununla bile her milletin kendi mukadderatını idare etmeye hakkı vardır.-diyenlerin huzurunda daha şek ve şüphe içinde iken ve küçük milletlerin istiklal ve hürriyeti için hürmet ederiz- diye ortalığı velveleye verenlerin daha istiklalimizi tasdike cesaret göstermemişlerken bilahare yalnız söyleyip de falan bu hakkı tasdik eylememiştir ve yine bir takım sui-tefehhümlerle şimdiye kadar anlaşılamamış olanları bugün huzurumuzda gördük. Bugün onlar bizi tasdik etmişler ve bunu hakken de göstermişlerdir. Bunun üzerindedir ki, biz bugün bu dostluk muahedesini imzaladık. Sebebi ise iki milletin ruhunda olan uhuvvet ve kardeşlik hissidir ki, bu his ile onlar bizi herkesten evvel tasdik ettiler ve bizimle antlaşma yaptılar. Eğer böyle yapmamış olsaydılar, yalnız tarihi değil İran milletinin menfaatlerini anlamamış ve kötülük etmiş olacaktılar.

Efendiler!  Bir zamanlar Müslümanların ve doğu milletlerinin hukukundan bahis edilirdi. Bugünkü muahedeler ispat eder ki, doğu milletlerinin hakkı kendilerine verilirse ve onlar bir hükümet şekline düşünce birbiri ile anlaşırlar. İran hükümeti tasdik etmekle bütün İslam milletlerini aydınlatmış ve tahkim etmiştir. Bizim onaylanmış istiklalimiz İslam alemini saadete çıkaracaktır. (alkış) Bu muahedenamelerin ticareti ve iktisadi meselelerin küçüklüğü üzerinde bir o kadar da durmak gerekmez. Bundan bizim ve İran temsilcileri bıkmıştır. Bu antlaşmada iki gepik bu yana veya o yana olacak (tranzit) bir tarafa biraz fazla gidecek veyahut zarar edecek gibi şeyler iki kardeş millet arasında o kadar mühim bir şey değildir. Huzurunuzda tasdikten ötürü takdim edilmiş bu antlaşmayı ben Müsavat ve bitaraflar tarafından tebrik etmekle onun tasdikini arzu ve kendimizi bu münasebetle pek bahtiyar ve mesut add ettiğimizi arzla gelecekte dostane münasibetimizi daha sıkı olmasına çalışacağımızı görevimiz diye düşünerek saygılarımızı takdim ederim.” [15]

Azerbaycan'ın  tahrandaki ilk sefiri

 

Azerbaycan'ın tahranda ilk sefiri Adil han Ziyadhanov 23 Eylül 1919 da resmi olarak tahranda karşılandı. O eski Gence şehit serdarı Cavat han ve Kaçar şehzadesi ve geçmiş Azerbaycan valisi Abbas mirzanın torunlarındın idi. Ziyadhanov’un Tahrana gönderilmesi kaçar devletini baya etkilemişti. Adil Hanın elde edinmiş bir yazısında görüyoruz :

 Nevruz bayramı günü Azerbaycan cumhuriyetinin resmi surette tanınması ilk defa olarak Tahranda sefirliğin açılışı ve bayrak kaldırma munasibetile Azerbaycan sefirliğine yadigar olmak üzere verildi. 21 mart 1920 “[16]

Ne yazık ki bu bayrak bir sene sonra dünya ile birlikte Tahrandan da indirildi. Ziyadhanov yazır :

 22 iyon (mayıs ) 1921.yıl tarihinden şahenşahlık yanında resmiyeti yitirdim. Çünkü ali devlet tüm Sovyet respoblikalar ittifakı tarafından İran Şahenşahlık hükümet yanında tayin olunmuş tekçe bir nefer (kişi ) temsilci resmi surette kabul etmiştir[17].

 

Azerbaycan cumhuriyeti ve Fars sistemli İran basını

 

23 Sefer 1336 (  8 Aralık 1917  ) “Açık söz “ gazetesinde yayınlanmış makalede  Azerbaycan’ın bağımsızlığı önerildi. Bu öneri Tahran gazetelerinin sert tepkilerine sebep oldu. Tahranda yayımlanan “ irşat “ gazetesinin ( 6 Rabiolevvel 1336 / 20 Aralık 1917 ) sayısında Müsavatçıların Azerbaycan bağımsızlık istemesii tenkit ediliyor. Bu gazete makalesinde gerek kuzeyde gerekse de güneydeki Azerbaycan Türk halkını Fars ırkından bilip Azerbaycanlıları Tatar, Özbek , yahut başka Türk boylardan farklı olduğunu açıklıyor. Aynı zamanda 1813 den itibaren başlanan Azerbaycan'ın kuzey kısmından Azerbaycan sözünün kaldırılmasından sonra şimdi halkın iradesiyle tekrar bu adın kullanılması İrşat gazetesini şaşırtmıştı.

Azerbaycan bağımsızlığını ilan eden M.E.Resulzade bu itirazlara cevap olarak             “ Azerbaycan cumhuriyeti  “ adlı makalesinde şöyle yanıt verdi[18] :

Biz Azerbaycan muhtariyetinden bahis ettiğimiz zaman bazıları İran dahilinde bulunan Azerbaycan’ı kast ettiğimizi kast ediyorlar…. Bu asırda siyasi bakımdan Azerbaycan adı sadece adını çektiğimiz yere denir. Bu doğrudur. Ama Azerbaycan milleti Aras nehrinin kuzey ve güneyinde yaşıyor .

4 gün sonra 15 ocak 1918 de tanınmış Fars milletçisi M.Bahar  “nov bahar “ adlı pan farsisit gazetesinde  “ Müsavat partisi nedir ve ne diyor “ başlıklı makalede bu partinin Türkçülük ve Azerbaycan’ı bağımsız etme çabalarını eleştirdi. Bahar G. Azerbaycan ve Gilan vilayetinde Müsavatçıların Bürolarından endişe duyduğunun açıkça beyan ediyor. Ayrıca Azerbaycan Türkünü sadece Lisanları Türk olan lakin soy bakımdan Fars olarak beyan ediyor. İlginçtir 8 sene sonra Tebrizli Kesrevi “Azeri “ adlı kitabında bu yanlış dilcilik teorisini ileri surdu[19].

Bahar makalesinin devamında güncel siyasi tartışmalara deyinerek “ Azerbaycan Türkleri “ deyimini de eleştirip “ Kafkasya Müslümanları “ teriminin kullanılmasını tesviye ediyor. Onun tavsiyelerine göre “ Kafkasya Müslümanların” nın salahını Ermeni ve gürcülerle birleşmede bilmiş artı Azerbaycan’ın hiçbir zaman bağımsız olamayacağını da vurguluyor. Bahar’ın inancına göre Azerbaycan müstakil olsa olsa Nihayet İran’a bağlı olacaktır. Makalenin sonunda İran demokrat partisinin asıl amacı olan gülcü bir Fars devleti (İran Devleti ) yaranması olduğu ve Tahranda iktidarlı bir devletin bulunması olduğunu göstermiştir.

Sitareye İran (İran Yıldızı ) ( 10 Rabiolevvel 1336 / 24 Aralık 1917 ) “kardeşçe bir mesaj “ başlıklı bir makalede Kafkasya da  yaşayan halkı İranlıların yakın akrabası hesap edip onların Meşrutiyet harekatında yaptıkları hizmetleri beyan eder ve ilave eder ki Müsavatçılar Tebriz değil Tahrana temsilci göndermeleri gerekiyor.

Tahran- Baku arasında süren bu munakişeli tartışmalardan sonra müsavat’ın  Reşt temsilcilği bu olaylara son koymak için çaba gösteriyor. Reşt temsilciliği  Farsça ve Türkçe beyannamede Azerbaycan devletinin  Güney Azerbaycan’ı kuzeyle birleştirip Vahit Azerbaycan kurma gibi niyeti olduğu iddialarını gerçek dışı olarak beyan eder. Reşt müsavat partisi temsilciliği bu beyanatta  sadece Kafkas Azerbaycanlıların müstakilliğini ileri sürürken Bu cumhuriyetin sınırlarını şöyle açıklıyor:

Doğudan hazar deniz

Batıdan Gürcistan

Kuzeyden Dağıstan dağları güneyden ise Aras nehri

Yanı Baku, Gence ve yerevan eyaletleri.

Bu bilgiler Tahranda çıkan Re’d gazetesinde yayımlandı.[20]

Aynı tarihlerde (23 Rebiollevvel 1336/ 17 delv 1296 / 6 ocak 1918    ) Tahranda basılan “Cengel” adlı gazete sayı 24 de  “ geçmiş efsane yahut komşu tenceresi doğdu “ başlıklı makalede Azerbaycan devletinin yaranmasını yanlış bilerek ‘İran’ın kuzeybatısı’(Azerbaycan ) nı Türkleşmiş Farslar kimi beyan ediyor.Bu dergide Azerbaycan kimliğinin aradan kaldırmak için bazı önerilerde bulunur. Bu öneriler 1925 de  yani Fars sistemli İran kurulduktan Soner   G . Azerbaycan’da resmen uygulandı.

Re’d gazetesi sonralar 64.sayısında “ Müslümanlar arası siyasi olay “ başlıkta Kafkasya Müslümanlarının müsavat partisi etrafında toplandıklarını açıklayarak M.E. Resulzade’nın “Açık Söz “ gazetesinde yayımladığı makaleyi eleştirdi. Bu gazete müsavat partisini şöyle açıklıyor :

Müsavat partisi Kafkas Müslümanlarının birleşmesi değil başka Müslümanlar özellikle Osmanlı Müslümanların birleşmesi ile alakadardır[21]. Re’d gazetesi sonraki sayılarında Baku’de oluşan olayları şöyle açıkladı.

Son zamanlar İranlı ve Baku Müslümanlarını endişeye sokan bir melse müsavat partisini Azerbaycan’ın İrandan ayrılması ve Kafkaslara kavuşmasını istiyor. Vatan server İranlılar ve Rusya Müslümanlarından bir çoğu çeşitli siyasi partilerle tartışıp Baku’de ki İran başkonsolosu Saedolvuzera ile görüşüp konuşmuşlar. Bu görüşlerde Saedolvuzera Türkçe ve Rusça konuşmalarında İran Azerbaycan’ındır Azerbaycan İranın değil demiştir. Bu konuşmalarda hazır bulunanlar Saedolvuzernın sözlerini olumlu değerlendirmişler. Yerel gazeteler ise başkonsolosun beyanatını gazetelerinde okurlara aynen aktarmışlar “. Bu gazete başka bir konuyu da iddi etmiştir:     ” İranlılar resmi olarak Azerbaycan adının bu bölgeden (kuzey Azerbaycan) kaldırmalarını ve  be memlekete başka bir ad verilmesini istemişler. Onlar müsavat partisinin Tebriz ve Reşt bürolarının kaldırılması ve sadece Tahranda başkent olarak temsilci gönderilmesini istemişler”[22].

Bu çeşit iftiralara cevap olarak M.E. Resulzade Tahranda yayımlanan İRAN gazetesinde bir makale  yayımladı[23]. M.E.Resulzade bu makalede Azerbaycan adını savunarak Azerbaycan adının coğrafyadan ziyade bir milli iradenin beyan ettiğini açıklıyor. O, dünyada yalnız Azerbaycan yurdu değil Azerbaycan milletinin de altını çiziyor. M.E.Resulzade Azerbaycan milletini şöyle izah ediyor:

' Bu millet Türk soyuna bağlı olmuş coğrafya bakımından tartışmalı olursa da milliyet ve soy bakımından tartışılmaz bir konudur. Ben Gence , yerevan , Türklerini Karadağ , Tebriz , Halhal ,Marağa ve Erdebilden fark etmiyorum. Aynı dil aynı kültür ve aynı dinden oluşmuş bir millettir bu. Sadece bu son yüzyılda Azerbaycan'ın bir kısmı Rusya’da ve bir kısmı da İran’da kalmıştır. Kuzey Azerbaycanlıların müstakil hükümet kurmaları İranın çıkarları doğrultusundadır. Şayet İran temsilcileri Paris’te eski zakafkasyalardan toprak iddialarında bulunuyorsalar o zaman biz İran’ın fikirlerine şüpheyle yanaşacağız. Resulzade sonra tarihi faktlara istinat ederek eski tarihte şimali Azerbaycan’ın tarihi Azerbaycan ülkesi dahilinde olduğunu beyan eder.

Azerbaycan ve İran gazetelerinde devlet adamları ve aydınların  ikili tartışmalarından sonra “İran “ gazetesi Azerbaycan konusunda ilginç bir makale yayınladı. Hiç ziyalılara tanış olmayan  “İsmail Afşar Tarımı Azerbaycanlı “ adlı bir şahıs Azerbaycan meselesini politik açıdan değil kültürel ve tarihi faktlar esasında açıkladı. O bu makalede Azerbaycan'ın tarih boyu vahit olduğunu ileri sürerek birkaç bin yıl önce Azerbaycan’ın Türk yurdu olduğunu belgelere istinaden açıklıyor. Bu makale Fars sisteminde mevzi tutan tüm insanları şaşırttı. Bu makaleyi belki İran’da   1979 senesine kadar Azerbaycan’ın gerçek tarihi ve kültürünü aks ettiren son makale hesap etmek yanlış olmasın.

Bu ilginç makalenin yayılmasından sonra birkaç aya kadar İran gazetesinde bu makalenin aleyhinde bir kaç tane makale yayımlandı[24]. Biz bu makalelerin içeriğini tekrar olmasın diye getirmiyoruz.

Azerbaycan kelimesi ve milleti konulu tartışmalar  sonralarda devam etti .İranda 1925 den sonra resmi devlet politikası Fars eksenli olduğuna göre bu tartışmalar  devlet politikasına döndü ve İran’daki Azerbaycanlılar çeşitli dergilerle , yayınlarla ve basın organlarıyla Fars olarak ve sadece dilleri Türk olmuş kimi değerlendirildi. Onlara Azeri yani Türk değilsiniz denildi.Bu konuda resmi bi belgeye bakmakta fayda var:

 

 

        Türkiye Cumhuriyeti

Erkan-i- harbiyeye umumiye                                      Angere

Riyaset                                                                        1926-1-10i

İstihbarat dairesi

Şube kısım 2

166

Baş vekalet celilesi

İran ahvaline dair Van hudut komitesinin 1926-1-5 tarih ve 7 numaralı şifre sureti leffen takdim kılınmıştır.Rumiye şehbenderliği tercümanı hakkında iktizasının ifası hariciye vekalete celilesine arz edilmiştir efendim.

Erkan-i- harbiyeye umumiye reisi

Müşir

 

Başvekalet evrakı

Ek belge

 

 

     Türkiye Cumhuriyeti                                                           Van

Erkan-i-harbiyeye umumiyye Riyaset                             1926-7-0                                                                        

 İstihbarat dairesi

Acmeler  ?   966

(I,Z,H,L,R)  Aslen Türk olan kaçar sülalesinin son şahını ıskat ederek yerine Pehlevi hanidannı getirmeleri aslen Türk olan Azerbaycan’da derin bir hoşnutsuzlukla karşılanmıştır.Azerbaycan’ı temsil ettirmek bunlara Fars olduklarını telkin gayesini takip eden bugünkü İran başındaki İngiliz oyuncağı Rıza Hanın teşvikiyle Azerbaycan’ı acem yapmak için çok uğraşmaktadırlar.

Azerbaycan’daki mekteplerde Türkçe tedrisatın men’ edildiği Fars şairlerinin Azerilerin esasen Fars oldukları hakkında ki telkinleri mevkufken haber alınmıştır.Kürt , Ermeni, Asur mukarineti için Tebriz’de İngilizlerin,Urmiye’de Amerikanlıların çalışmakta oldukları muhakkaktır.

Kafkasyalı bir Türk olan Rumiye valisi azil ederek yerine ( okunmadı                               )namın bir acem vali tayin edilmiştir.

Tebriz’deki Azerbaycan emirleşkeri mirza Hüseyin Han’ın erkanı harbi olan Zefrusseltene hakikaten Türk ve Türk mohebbidir.Tebrizin pek fena faaliyetlerini anlayarak mukabile etmek gerek daşnak komitesinin gerek İngilizlerin ve acemlerin faaliyeti siyasilerinden haberdar olarak cereyanı lehimize ihale etmek lazımdır kanaatindeyim.

Zaferuddole kolaylıkla elde edilebilir.Bir Türk evladı olduğundan ve kendisi bir ordu erkanı harbi bulunduğundan çok şayanı istifade bir şahsiyettir.Rumiye’de bulunduğu sırada şehbenderlik tercümanı Ahmet beğ'in dostları olduğunu dabilnisbe biliyorum.Mumi ileyh Ahmet bağın Tebriz’de şehbenderlik kançılarlığına nakletmek arzusu da mevcuttur,bunu kendisi de söylemiştir.Taraf riyasetine(  okunmadı          )tanzim buyurilecek bir progrm takip ederek(    okunmadı               )hususundan haberdar etmek ve devletin nükteye nazarine göre ifaye vazife eylemek üzerine mümi aleyhin kançarlığıa tayinine

delalet buyurulmasına arz ederim efendim.

Van  hudut(komiseri)  : Süleyman harbi

 

Yıllar sonra Sovyetler birliği çökünce Azerbaycan devleti ortaya çıktı ve 1917 lerden başlayan ve 1920 lere kadar  süren tartışmalar 1990 de yeni den başaldı.fakat bu defa İranda Azerbaycanlılarda yeni kimlik arama dalgaları olduğu için yeni çabalar da yetersiz va akim kaldı. 



[1] Brown, Edward , yek sal der miyane iraniyan , Tahran 1360 , s : 172

[2] Mehbubi , Hüseyn , tarihi moessesate cedid der İran , Tahran 1370 s : 100

[3]    aynı kaynak ,  s :49

[4] Saadet Noberi , Hüseyn , Hacı Mirza Ağası , Tahran 1360, s :95

[5] Mahmut , mahmut , 19 . asırda İran- ingiltere siyasi münasibetleri , 2.c , Tahran 1344 s : 227

[6] Fethi , Nüsretullah , Şehit sigetolislam Tebrizinin  öz geçmişi ,Tahran 1352 s : 227

[7] Erfe, Hasan , 5 sultan hizmetinde.  taharan,1370 , s: 100

[8] Azerbaycan devletinin istanbuldaki sefiri Yusif Bey Vezirov ' Azerbaycan ' adlı kitabının 54.sayfasında   şöyle yazıyor : son zamanlar tebriz milli hereket merkezi oldu.Cenub Azerbaycan'ın müsteqil yalşamassını temin etmek üçün bir hükümet bile teşekkül etti.milli hükümet ' Azadistan ' namile merufdur.

[9] bu gazetede zamanında S.c.Pişavarş de öakale yayımlamıştı.

[10] bakınız İran diş işleri bakanlığını 1920 de Baküye  gönderdiğ heyetın raporlarına , Tahran 1379

[11] Melikzade. Tohid. Salmas  Azerbaycan tarihinde. Salama 1378.s, 202

[12] Kazvinin Tağizadeye mektubları , Tahran , 1353 / 1974 s:102

[13] Hafizzade , Eresbaran tarihi , Tebriz 1997 , s: 484

[14] Azeri , Rıza , Heyete fevkiladeye kafkaziye , Tahran 1379 s: 30

[15] Şimşir, Sebahettin, M.Emin Resulzadenin Meclis-i Mebusan Konuşmaları (1918-1920), İstanbul 2003

[16] Varlık dergisi , Tahran , sayı 51 .1379

[17] aynı kaynak

[18] RE’d gazetesi , tahran , 29 Rebiollevvel 1336( 11 ocak 1918 )( 22 cedy 1296 ) nu:40

[19] Bakınız Azeri ya Zebane Bastane Azerbaycan adlı  Kitaba

[20] Re’d , sayı 61 , 23 rabiolevvel 1336 ,17 delv 1296 . 6 ovak 1918

[21] Re’d , sayı 64 , 27 rabiolevvel 1336 ,21 delv 1296. 10 ocak 1918

 

[22] Re’d , sayı 75 , 10 cumadiossani 1336/ 4 Hut 1296

[23] İran , sayı 439 ,15 şaban 1337 / 26 sur 1298

[24]İran ,  sayı 455,458,460,462,464,465,476,478

۰۷ بهمن ۹۴ ، ۲۲:۵۱
توحید ملک زاده دیلمقانی

Bilindiği gibi İrevan kenti ve vilayeti tarihi Azerbaycan arazisi bünyesindeydi.1828 Türkmançay antlaşması esasında bu vilayet Nahçivanla birlikte Rusya’ya verildi.Bu seneden itibaren Rusya’nın teşebbüsleriyle Osmanlının doğu vilayetlerin ve Güney Azerbaycan’dan dağınık olarak yaşayan Ermenileri bu bölgeye göçtürüldü.general simino Azerbaycan valisi ve kaçar şahının veliahdı Abbas mirza tarafından bu göçlere nazır olarak görevlendi[1].onun yazdıklarına göre Ruslar yerli Ermenileri zorla göçtürmeye mecbur ediyordular göçmek istemeyeni parayla aldatıp yine Rusların işgal ettikleri bölgeye gitmek istemeyenleri saldatların kamçı gücüyle İrevan ve kara bağa  göturuyorlardı.[2]siminovun raporuna göre Ruslar bu göçlere hazırlıksız teşebbüs ederek bir çok Ermeni muhaceretin ilk yıllarında alcık ve hastalıktan helak oldu[3].Resmi Rus belgelerine göre İrevan’da 1828 senesinde 1807 ev Türk(7331 kişi) 567 ev Ermeni (2369 kişi )yaşamaktaydı.[4]Yine hemin belgelere esasen bu seneden itibaren bölgede Ermenilerin nüfusu bir hayli artış göstermektedir.1829 senesinde Rusların resmi kayıtlarına göre İrevan ve Nahçivan vilayetlerinde nüfusun yüzde 80 i (yaklaşık 93,000 kişi) Türkler kalan ise Ermeniler oluşturmaktaydı.[5]Hemin kayıtlara esasen 1828 senesinden itibaren 20,000 Türk kaçar devletine bağlı idari ve ordu mensupları dahil Türkmençay antlaşmasınca bölgeyi terk ettiler.Bu yerli halkın çoğu Güney Azerbaycan da sakin oldular.Bu muhacirlerin çoğus halada İran’da İrevani soy  adını taşımaktalar.

1823 yılında Rusların resmi kayıtlarına göre İrevan’da Türklerin nüfusu 82373 kişi Ermeniler ise 82377 kişi olarak çoğunluğu elde etmiş bulunundular.Anlaşılan Ermenilerin nüfusu bu dört senede Simino’nun raporlarına karşın 4 kat artmıştır.Önce dediğimiz gibi bu Ermeniler Anadolu’nun doğusunda ve Güney Azerbaycan(İran)da dağınık halde yaşayan Ermenilerden toplayarak bölgede iskan ettirilmiştir.Ermeni tarihçi H.Parsdermaciyan da bu noktayı onaylayarak yaklaşık yüz bine yakın Ermeninin Osmanlıdan İrevan’da yerleştirmekten açıkça konuşuyor.[6]Ruslar tarafından Ermenileri yerleştirmeye albay lazarov tayin edilerek Ermeniler beş sene vergide muaf tutuldular.[7]

Bu olaylardan sonra İrevan’da Türklerin zıddına nüfus dengesinin bozulmasına karşın yirminci asrın başlangıcına kadar bu denge Türklerin lehine oldu.Fakat 1905 den itibaren Rusların kışkırttığı Ermeni-Müslüman savaşları sonucu İrevan bölgesinde Türkler mağlup oldular,oysa Baku ve Nahçivan’da Türkler galip geldiler. [8]Bu olaylardan sonra mağlup olan bölgeler hemişelik  olarak Azerbaycan Türklerin elinden çıktı.

Malum yirminci asrın evvellerinden itibaren Daşnakların Haydatı olan büyük Ermenistan’ı gerçekleştirmekte olan çabaları arttı.Hazar denizinden kara deniz ve ak denize kadar kapsayan hayali Ermenistan arazisi hemen hemen her zaman Türk yurdu olan Azerbaycan’ın tamamını  ve Anadolu’nun doğu bölgelerini kapsamaktadır.Onların Türkler karşı eylemleri sadece Azerbaycan’da sınırlı kalmadı 1914 den itibaren Ruslar başta olmak üzere Dinden dolayı sair Avrupa devletlerinin desteklerini de kazanarak Osmanlı arazisi dahilinde Osmanlı devletine  yönelik silahlı eylemlere girdiler ve yüzler bin Türkü şehit ettiler.Osmanlı ise bu eylemler karşın tehcir fermanını çıkarmaktan başka çare bulamadı.

Güney Azerbaycan’a gelince bölgedeki Ermeniler ve Asuriler Rus va Amerikalılar yardımıyla Urmiye,Salmasda 150.000 Türkü sadece bir hayali Ermenistan kurmak içim  katl ettiler.[9]Bu olaylar Azerbaycan’da celoluk denir.[10]

İrevan vilayetine gelince Bu bölgede Türklerin durumu daha da berbat idi.Sözde müstakil Ermenistan devleti kurulduktan sonra Türklerin soy kırımı planlı olarak bu defa Ermenistan devleti eli ile gerçekleşti. kaynaklara göre sadece İrevan vilayetinde 211 Türk köyü yakılıp Ermeniler tarafından 300,000 Türk şehit oldu.[11]bir kısmı da emniyetli sayılan Gence ve Tebriz kentlerine taraf harekat ettiler.Bu katliam sırasında İrevan halkı soykırımdan kurtulmak için bölge devletler  mektuplar yazarak istimdat dilediler.Belki ilginç nokta şu ki İrevan Türkleri Ermeni hakimiyetini kabul etmeyerek ,yazdıkları bu mektuba esasen,”Ermeni hükümetinden ayrılıp ve bir teşkilat sayesinde kendilerini müdafie ve muhafıza etmeğe muvakkati olarak muvaffak olmuşlar.”[12]Bizce bu önemli nokta tarihçiler tarafından araştırılmalıdır.

 ne yazık ki bölge o kadar karmaşık bir duruma girmiştir ki yardım harayına kimse yanıt veremedi ve yüzler bin soydaşımız akrabalarımız namertçe şehit oldu.Türk yurdu İrevan ise yeni kurulmuş Ermenistan cumhuriyetinin başkenti ilan edildi.

Elimizde olan bu mektup T.C devlet arşiv müdürlüğünce Azerbaycan devlet arşivlerinden alınıp Ankara’ya getirilmişti  20 köyün vekilleriyle yanı sıra İrevan muhacirleri vekilleri tarafından yeni kurulmuş Azerbaycan cumhuriyetinin kabinesine hitaben yazılmıştır.yazı Azerbaycan Türkçecinde ,Arap alfabesinde ve tarih 12 zihacce 1337(8 Eylül 1919 )ni gösterir.Bu mektup 18 teşrin evvel 1919 da Azerbaycan hükümetine varmıştır.171 numarada kayıtlı olmuştur.

 

Mektubun metni:[13]

 

Azerbaycan hükümetinde vezirler şurasına

 

Umum İrevan guberniyasında yaşıyan müselmanlar terefinden bir meruze ye acizane .

Avropa muharibesi başlanandan imdiye geder bura muselmanları felaketli günler keçiriyorler.keçmişleri ve müqeddesate diniye ve milliyemizin daşnaqlar terefinden gayet derece de müzmehil olub ve ırz namusumuzu hetk olunmaqını bir derece evam ve sade dil cemaet nezerlerinden feramuş kimi olmuşdular.Yüzden ziyade köylerin ehalisi yıxılmış divarların dibinde azca mehsulatlarını toplayıp imrar e hayat etmelerine güman edir idiler.

Birden bire daşnaq hükümetinin alçaq ve rezil memurları terefinden ax saxlı,qalın,eurmelu,içmiyadzin,gırxbulax,dereçiçekmahalları ve İrevan mahalında olan muselman köyleri paymal olub hansıke keçenlerde yol verilib bir günlük azuqe ve bir köhne xirqe pare ile köyden dışarıya çıqmaqa imkan olurdu lakin imdi ölen ve bir derece ismetli ve heyalı düşmene meruz qalan çocuq ve qadınların başta yüzlerce kişileri dutduqda qoyun kimi başlarını kesirler.Bundan elave heyvan surulerine muşabih divarların dibinde ve güneş qabağında meyvecat qırıntıları ile teeyüş edirler.İnsaniyet qiyafesi pozulmuş dehşetli menzereler teşkil edirler .

qalıb 20 köylerden ibare zengi basar köyleri hansıke yüz elli köylerden ibaret qaçqınları ke bir kütleye ezime dir,onların penahidır.Gine daşnaqlar bu köyleri mehv ve paymal etmek istiyor.İslamiyet ve insaniyet namine yüz elli köyden ibaret bir kütleyte ezime ile beraber bu igirmi köy ehalisi vekilleri cem olub kendilerini muhafize etmek üçün bir mudafieye milliye heyeti teşkil edib ve Ermeni hükümetinden ayrılıb ve bir teşkilat sayesinde kendilerini mudafiee ve muhafize etmek muveqqeti olaraq muveffeq olmuşalr ve zeyif sesle umum demokrat cemaetine ve Azerbaycan hükümetinde vezirler şurasına muavinet ellerini uzadıb yardım dileyirler.Her nehvile olursa olsun bizim muhafizemize tedabire lazemeler ittixazında bulunmaqlarını bildirib ve bizi tehte himayelerine alıb daşnaqların zulm ve cefasına daha bundan sonra yol vermemelerini insaniyet namine istirham ediyoruz.Hergah tezlikle merhemet ellerinizi uzadıb bu mezlum ve mesum çocuqlar istiğase ellerine qovuşdurmazsanızsa yüzminlerce nufuslar mehv olar.

12 zihecce 1337[14]

 

 

Qereqışlaq qeriyesinin[15] vekilleri  :

 

1-Meşedi Mehemmed bağır…..

2-Mustafa……..

3-………………..

 

Şorlu Demirçi vekilleri:

 

4-……….

5-………….

 

 

Yuxarı neclu qeriyesinin vekilleri:

 

6-Hacı Receb hacı memmed oğlu

7-Meşedi memed Bağır hacı ibrahım xelil oğlu

 

Aşağı Neclu vekilleri:

 

8- Kerbelayı memed Ali hacı Abdıllah oğlu

9-Meşedi hüsen Aliuof

 

 

Donquzken qeriyesinin vekilleri :

 

 

10 Hacı Ali akber hacı…….[16]oğlu

11- Meşedi mahmıd maşedi mehammed cefer oğlu

 

Hacı İlyas qeriyesinin vekilleri :

 

 

12-Hacı zeynal hacı selah oğlu

13-Kerbelayı Abas meşadı velı oğlu

 

Gök gümbet qeriyesinin vekilleri:

 

14- Meşedi celil kerbelayı gefur oğlu

15-Hacı Mustafa hacı Ali oğlu

 

Arbat qeriyesinin vekilleri:

 

16-Zeynel malla mehemmed oğlu

17- Şeban kerbelayyı ismayıl oğlu

 

 

çarbağ qeriyesinin vekilleri:

 

18-hacı heyder hacı Meherem oğlu

19- Mehemmed meşedi hüsen oğlu

 

 

Şurlu mehmandar qeriyesinin vekilleri:

 

20-hacı seyid Ali mir gafar oğlu

21-Meşedi……hacı Abbas oğlu

 

 

 

Çobankere qeriyesinin vekilleri :

 

22- mesum hacı hesen pğlu

23-Hesen hacı qasım oğlu

 

 

xaçaparaq qeriyesinin vekilleri:

 

24-Kerbelayı Ali hacı Hesen oğlu

25-Mehemmed baba oğlu

 

Qarqa bazar vekilleri:

 

26-27- oxunaqlı deyil

 

Ulu xanlu qeriyesinin vekilleri:

 

28-Kerbelayi İskender …..necefoğlu

29-kerbelayi Qenber ….

 

 

Servanlar qeriyesinin vekilleri:

 

30-veli…..

31- …………..

 

 

 

Reyhanlu qeriyesinin vekilleri:

 

32-ali meşedi ilyas oğlu

33-Kebelayi Hesen Ali oğlu

 

Hebelkend vekilleri:

 

34-Ali hüsen …. Oğlu

35-Kerbelayi Abas fexre adem

 

Seyit kend vekilleri:

 

36-Hesen kerbelayi Hesen oğlu

37-……………….

 

İlxi qorux vekilleri :

 

38-…….

39-Esed Memmed oğlu

 

Sarıcalar vekilleri :    

 

40-……..

41-……….

 

 

 

Umum Aralıq ve baş kend vekilleri:

 

42- Hesen

43-Meşedi ………

 

umum muhacirlerin vekilleri Alixan İbrahım xelilzade:Malik



[1] İttihadiye,mensure,mir Mehemmet sadik,seid,General simino der xedmete İran e esre qacar,tahran,1996,s:55

[2] -e.g.s.s94

[3] e.g.s;s:94

[4] -Serdariniya,Semed;İrevan müselmanlar yurduymuş,Tehran,2001,s90

[5] e.g.s;s:91

[6] -Psdermaciyan,Herand,Ermenistan tarihi,tercüme eden,kazi,Tahran 1987,s:367

[7] -e.g.s,s:367

[8] Sedariniya,s:130

[9] Melikzade,Tohid,SalmasIn on bin senelik tarihi,Salams,1999,s:189

[10] Bu olaylara kısa bir bakış olarak bakınız:

MELIKZADE,Tohid,Azerbaycan dergisi ,sayı    ,ocak 2001,s 21

[11] Serdariniya,s:147

[12] -Bu cümle metnin içinden alınmıştır.

[13] -metin içini  hiç değişmeden yalnız alfabe değişikliği yaptık

[14] -1919 senesine deng geliyor

[15] Geriye köy demektir.

[16] -noktalı olan yerlerde adlar okunaklı olmamıştır.

۰۶ بهمن ۹۴ ، ۲۳:۱۲
توحید ملک زاده دیلمقانی

tohidmelikzade@yahoo.com

 

 

Yirminci əsrin başlarından etibarən ortadoğu siyasi qutublarinda dərin səyasi, ictimaii və kültürəl çalxantıların baş verməsilə bu coğrafiyada yaşayan xalqlarin taleləri də dəyişməyə başladı. Bu xalqların Yeni düşüncələr axımında yüksələn harayları zincir kimi xalqdan xalqa dolaşıb azadlıq nəğmələrini bir birnlərinə çatdırmaya başardılar.1905 dən etibarən Rusyada baş verən azadliq hərəkatı bu azadliq hərəkatın başlanışı sayılır. Daha sonra Qacar və Osmnlılara sıçrayan bu azadlıq hərəkat, hakim gücün sınırsız quvvələrinə sınır gətirib məmləkəti idarə etməkdə xalqin da iştirak etməsi istiqamətində hərəkət etdi.

Azərbaycan isə Rusya və Osmnlıyla qonşu olduğu üçün bu siyasi və ictimaii çalxantılardan kənarda qalmadı. Bakı-Tiflis və Osmnlıyla sıx elaqede olan cənublu elit və tacir təbəqə sırayla o məmləkətlərdən  sosyalist və Türkçü İttihad-Tərəqqi cəmiyəti fikrini Azerbaycanlılara getirdilər.

 

Osmnlıda Azərbaycanlıların iskanı tarixi  və Saadət əncüməni

 

Osmnlıda Azərbaycanlıların iskanı və orada yaşamaları çox eskiyə gayıdir.16. əsrin başlarından etibarən sultan Səlim tərəfindən Təbrizin işğalı nəticəsində bir çox Azərbaycanlı sənətkar Osmnlıya köçürüldü. Daha sonra Qacar- Osmnlı əlaqələri yaxşılaşınca ticarəti çox sevən və onula maraqlanan  Azərbaycanlılar qərb dərvazası sayılan İstanbula gəlib çatdılar. 1900 lara gəlincə İstanbulda yaşayan Azərbaycanlıların nufus sayısı on mini aşmışdı[2]. Bu Azərbaycanlılar, ticarətlə birlikdə Azərbaycanın vəziyətilə də maraqlanırdılar. O zamanlar, Azəebaycanlılar Osmnlıda baş verən siyasi azadliqlaradan yararlanaraq Qacar memaleke mehrusesi və ana yurdları  Azərbaycanla bağlı, iclaslar da keçirirdilər. Zaman irəlilədəkce onlar, faaliyətlərini düzənləmək üçün Osmnlıda fikirdaşlarını bir yerə yığaraq ocaqlar qurub ana vətənlərinə xidmətden heç nə əsirgəmədilər.

İstanbulda yaşayan Azərbaycanlıların qurduğu ocaq " Saadət Encüməni " adlanırdı. Qaynaqlara görə bu əncümənin qadınlar şöbəsi də faaliyət edirdi[3]. Çox sistematik çalışan bu əncümənlər Azərbaycanın sıxıntılı günlərində xalqımızın pis vəziyətini dünya medyasına çatdırmaya müvəffəq oldular[4]. Saadət əncüməni özünü Avropada Azərbaycan Əyalət əncümən nümayəndəsi eləcədə münhəl olmuş İran Parlemantosu olaraq aparırdı. Bilindiyi  kimi Theranda parlemanın topa bağlanıldığından sonra Azərbaycan Əyalət Əncüməni  özünü geşici "Azərbaycan dövləti" olaraq elan etmişdir[5]. Bu Əncümənin faaliyətlərilə İstanbulda Azərbaycanlılar üçün mali kampaniyalar da  tərtib verildi və ələ gələn gəlirlər Təbrizə göndərildi[6]. Qeyd etmək lazimdir ki İran içindən yalnız Ərəb lideri Şeyx Xəzəl Azərbaycanlılara maddi  kömək etmişdir[7].

 

 Sonralar Azərbaycan vəziyəti gərginləşəncə Saadət əncümənini yeni düzənə salmaq amacıyla Nəcəf alimləri Azərbaycanlı Hac Şeyx Əsədullah Mamağanini Saadət əncüməninə sədr olaraq göndərdilər[8]. O 26 şəvval 1326   ( 21 kasım 1908                 ) İstanbula gəlib çatdı.

 

Saadət əncüməni və İttihad-Tərəqqi Cəmiyətilə əməkdaşlıqları

 

Saadət əncüməni Osmnlıda daha sonra iqtidara gələn ama o zaman gizlicə  faaliyət edən Türkçü və müasirləşməni hədəfləyən  İttihad-Tərəqqi Cəmiyətilə də yaxından əlaqə saxlamışdı. Bu isə Osmnlı ziyalılarının Osmnlı xaricində yaşayan Türklərin fərq etdiklərindən meydana gəlmişdir[9]. Daha öncə Azərbaycanlıları  Əcəm xitab edən Osmnlı ziyalıları bu səfər Azərbaycanlıları "Türk qardaş"larımız olaraq xitab edirdilər. Bu isti münasibət isə iki qardaş  xalqın daha yaxınlaşmasına səbəb oldu. Nətice de Osmnlı İttihad-Tərəqqi Cəmiyəti Azərbaycanda baş verən hadisələrlə daha artıq maraqlanmaya başladı. 1 şəban 1325 ( 9 Eylul 1907 )  Təbrizdə çap olan ƏNCÜMƏN gazeti bu cəmiyətin Azərbaycan xalq hərəkatına dayir  müsbət  münasibətlərini  və  hətta  himayə  bəyaniyyəsini  nəşr  etdi[10]. Daha sonra bu cəmiyyet Səttarxan və sayir mucahidlərə iftixar medaliyası göndərdi. Bu iş Rusları narahat etmişdi[11]. Sənpeterzburgdan gələn bir məktuba görə Rusla iddia etmişlər ki İttihadçılar Azərbaycanlıları Rus əleyhinə təhrik etməyə məşguldurlar[12]. Rusaların şiddətli etirazı nəticəsində Osmnlı dövləti İttihadçıların Azərbaycanda hər cür müdaxiləsini rədd etdi. Osmnlıların 26 novambr 1908 də rəsmi açıxladığı bəyaniyyədə Səttarxana göndərilən medalyaları Saadət Əncüməni tərəfindən göndərilməsini bildirdi[13]. Bu isə bu iki quruluşun sıx əlaqələrindən danışırdı.

 İstanbulda Saadət Əncüməni İttihadçılarla birlikdə istibdada xeyir demek amacıyla İran səfirliyi qarşısında nümayiş və mitinglər  də keçirdilər[14].

İttihadçıların yardımıyla İstanbulda çap olan SABAH gazetesi Azərbaycan hərəkatindan davamlı yazılar yazaraq Təbriz garətzədələrə kömək kampaniyası tərtib etmişdi . Azərbaycan əncümən organı sayılan Əncümən isə xalqın psixolojisini yüksətmək üçün bu xəbərləri davamlı çap etməklə məşguluydu[15].

 

Azərbaycanlı Səid Salmasi və İttihad-Tərəqqi cəmiyəti

 

1907 lərdən etibarən Osmanlılar  Qacarlarla sınır anlaşmaması nəticəsində Azərbaycanın qərb məntəqələrini işgal edilmişdir. Yayqın bir fikirə gürə Qacar və Osmnlı sultanları Azərbaycanlıları azadlıqdan vaz geçmələri üçün təzyiq altda qoymaq fikrindəydilər[16]. Gizlicə faaliyət edən İttihad-Tərəqqi cəmiyəti Parisdən yayımladığı bir bəyaniyyədə Osmnlı dövlətinin Azərbaycanı işgal etmesindən öz narahatlığını bildirmişdi[17].

Sərhəddi işgal edən Osmnlı ordusu içində təsadüfi olaraq İttihadçıların üst düzeydə zabitləri o cümlədən Ənvər Paşanın Əmisi Xəlil Paşa da varidi. Beləliklə o Azərbaycan vəziyətinə yaxından tanış idi.  Xəlil paşayla six əlaqədə olan Azərbaycanlı şəxis Mirza Səid Salmasi idi [18].

Bakı, Təbriz, İstanbul üçgənində faaliyyət edən  Mirza Səid Salmasi         Cənubı Azərbaycanın Slmas şəhərində anadan olmuşdur. Varlı bir ailənin uşağı olan Ağabala daha sonra Səid adını seçmişdir.  Gənc çağlarında Bakı, Tiflis, İstanbul  və Rusyaya səfər etmişdir. Bu səfərlərdə azadliq nəğmələrini dərindən hiss etmiş və bir inqilabçı kimi vətənə dönmüşdür. 19 yaşında rəsmən İttihad-Tərəqqi cəmiyəti üzvü olmuşdur[19]. Səid Salmasinin xahişincə İttihadçıların tanınmış üzvü Ömər Naci bəy Fransadan Salmasa gəlmişdir. Naci Bəy  Salmaslı ziyalılarla birlikdə Salmasın ilk modern və ana dilini də təlim verən  məktəbini açmış müdürlüyünu qəbul etmişdir. Mirza Səidin Azərbaycana etdiyi xidmətləri üçün bu məktəbin adı Salmas ziyalıları tərəfindən  SƏİDİYYƏ qoyuldu. Səidiyyə məktəbi Salamasda mədəniyətin inkişafında önəmli rolu olmuştur. İttihad-Tərəqqi cəmiyəti Ömər Nacinin Azərbaycanda etdiyi müsbət faaliyətlərdən bu məktubla sevincini bildirmişdir :

"Uzun mektubunuz vasil oldu.Verilen hevadisler bizi memnun etti. Naci beyin medreseye müdür olması münasibatımızın tevessüüne , oradaki rabitanın takviyesine hizmet edeceğini ümid ederiz[20] ".

 Mirza Səid xan  istibdad başlanandan bir ay sonra İstanbula getdi. İstanbulda azadlıq havası əsdiyi üçün orası Azərbaycanlıların siyasi faaliyətlərinə uygun bir yerə çevrilmişti. Orada hər gün Bəyoğlu məhlləsində siyasi mitinglər keçirilirdi. Mirza Səid isə bu mitinglərdə Azərbaycanlıların nümayəndəsi olaraq iştirak edib nütq edərdi. O bu iclaslarda özünü Azərbaycanlı kimi aparıb Azərbaycan Türkçəsilə danışardı[21] . İrandan gələn başqa xalqlar da öz ana dillərində nütq edirdilər.

Mirza Səid  faaliyətlərilə İttihadçıların tanınmış şəxsiyyətlərindən Xəlil paşa, Yakup cemil, Mustafa Necip, Ömər Naci başçılığıyla toplam 30 nəfər İstanbuldan Azərbaycana getmek üçün ,  Trabzona oradan da Ərzruma getdilər. Xəlil paşa Azərbaycana  daxil olmadan Doğu Bayazıtda yaşayan Elat liderlərinin əməkdaşlıqlarını qazanmaq üçün o tərəflərə getdi. Qalanlar isə Vana getdilər. Nəhayətmüzakirələrdən sonra  Xəlil paşada onlara qatılıb birlikdə Salmas mahalı mərkəzi Dilmana varid oldular[22]. Dilmanda mücahidlər tərərfindən qarşilandılar. Salmasda silahın az olmasina görə Ömər Naci silah və fişəng getirme üçün  təkrar Vana göndərildi. İttihadçılar iki gün Salmasda qaldiqdan sonra 1909 Fevralın sonları istibdad və azadlıq hududu olan Xoya sarı hərərkət etdilər. Xoy Əhalisi Salmas və İttihadçılardan tertiblənən ordunu çox səmimiyətlə qarşıladılar. Bu ordunu sərkərdələri İlk öncə Xoya yığılan mücahitlərin hərbi məşqlərilə meşgul oldular. Bir neçə gün sonra meşrutəçilərlə, istibdadçılar arasinda ağır savaş başladı. Başqala valisi isə atlılariyla birlikdə bu savaşa qatıldı və nəhayət məşrutəçilər qalib gəldilər. Təəsüf ki gənc Mirza Səid Salmasi 21 yaşında  şəhid oldu. 

Səid Salmsinin şəhadəti Bakı- Təbriz- İstanbul Üçgənini dərin matəmə bürüdü. Onun haqqında onlarca şeir və yazi yazıldı[23]. İstanbulun İttihadçılar tərəfindən fəthi[24] məşrutəçiləri də Tehranı almaya təhrik etdi və bilindiyi kimi neçə ay sonra Tehran isə zəbt edildi. Osmnlı məşrutəçilər tərəfindən İstanbulun zəbti, Azərbaycan mətbuatında da əks oldu.

 

İttihad-Tərəqqi cəmiyyətinin  Azərbaycanda çalışan başqa bir üzvü Qarsli Aydınpaşa və qardaşı İbrahımpaşa idi. Bu iki qardaş xoy və Salmas məntəqələrində faaliyyət edirdilər.1909 fevral ayı Xoy savaşında 100 atliyla iştirak etmişlər[25]

 

İttihad-Tərəqqi cəmiyətinin Azərbaycan uğrunda

Apardığı siyasi  faaliyətləri

 

Təbriz, mərkəzi dövlətə baş əymiyincə şah EYNODDOLƏni Azərbaycana vali olaraq  göndərdi. Onun Təbrizdə törətdiyi cinayətlər tamam hür insanları o cümlədən İttihadçıları da reaksəyaya məcbur etdi. Bu cəmiyət Eynoddoləye göndərdiyi 6 Şaban 1326( 3 Eylul 1908 ) tarixli məktubda ona etirazlarını bildirmiş və Təbrizin muhasirəsindən vaz geçmesini istəmişdir. Məktubun sonunda bu çarpıcı şeir yazılmışdır:

 

Ey sitəmgər olma rağib millətin ifnasına               

             padişəh, sən get gilən biganələr davasına

   müslümün qanı mubah olmaz batırma əllərin 

   olma çox məğrur şahım möhtəkir fətvasına

 otuz il nazın çəkən şəhrə əcəb verdin əvəz 

  xitteye Təbrizi döndərdin bəla səhrasına 

 Səhl sanma, it gilən məzlum qanından xəzər

 qorx o gündən ki qərq olursan səndə qan dəryasına  

 vaxt o vaxt  dur kim sənin həm olsun iqbalın negun

   çünkü zülmün çıxmısan bir zirveye əlasına 

 biz əgər feyze şəhadət dərk edək siz səy edin

 ey bizim övladımız məşrutənin icrasına  

  verdilər fətva mucahid qətlinə al-e-yəzid

  rəsmdür təqlid edər, hər kim, öz mövlasına"

 

Osmnlıda rəsmi olaraq məşrutiyət qəbul olunduqdan sonra Osmnlı səfıri Təbrizdə istibdad mərkəzi sayılan Dəvəçi məhəlləsinə gedib orada inqilab qarşısında duran İslamiyyə əncüməni baıçılarıyla görüşür. O bu görüşdə o əncüməndən  məşrutə qarşısında durmamalarını istəyir[26].

Təbrizin muhasirəsi dəvam edincə Saadət əncüməni 23 sentiyabır1908  də bu ağır vəziyyəti İngilis və Avropa kamo oyuna bildirərərk öz narahatlığını bildirdi[27]. Ruslar Təbrizin muhasirəsini bəhanə edip nihayət Təbriz və Azərbaycanı işgal etdilər. Urmiyə və Təbrizdə məşrutəçilər Osmnlı konsoloslarına sığındılar[28]. Osmnlılar isə Rusların əməllərinə öz etirazlarını bildirdilər[29]. Bir neçə vaxt sonra Osmnlı konsolosuna sığınan Səttarxan və Bağırxan konsolosu tərk edip Tehrana getdilər. Tehranda Atabək parkı hadisəsində Səttarxan yaralanır və bir neçə ay sonra vəfat edir. Onun vəfatına İttihadçılar və Saadət əncüməni İstanbulda bir yas mərasimi keçirir. İstanbulun Validə məçidində keçirilın bu mərasime Osmnlı dövlət Ərkanından bir çox adam qatıldı.Yas mərasimin Rəsmi elanı da İstanbul gəzetələrində yayınlandı[30]. Rusların işgalı dəvam edincə yüzlər Azərbaycanlı məmləkəti tərk edib Salmas yoluyla Osmnlıya sığındılar[31]. Bu Azərbaycanlıların talehləri fərqli oldu. Bir qısmı Balkan savaşlarına qatılib şəhid oldular bir qısmı isə  Birinci dünya hərbinə qatılıb Çanakkala savaşında şəhid oldular və qalanı isə ya Avropaya gedib orada yeni siyasi yol tapdılar bir neçəsi də Osmnlılarla təkrar Azərbaycana gəlib Rus işgalçılarla mubarizə aparmaya məşgul oldular.

 

 

İttihad-Tərəqqi cəmiyətinin Azərbaycan uğrunda

Apardığı  kültürəl  faaliyətləri

 

Osmnlıların Azərbaycan məşrutə inqılabına köməklərinin  başqa  cəhəti də sənət yoluyla xalqın məşrutəyə marağını qazandırmaq olmuşdur. Bu işlərdən birisi tiyatro qurubların Azərbaycan və Tehrana göndərmesi idi. Gərçi Bkl və Tiflisdən gələn sənət gurubları Osmnlılardan daha aktiv görünürdü[32] ama Osmnlılar Namiq Kamalın Zavallı çocukaldanmış adaxlı adlı piyeslərini mükərrər olaraq numayişə qoymaya müvəffəq oldular. Namiq Kemlın meşhur numayişi VƏTƏN yaxud SİLİSTƏRƏ də Tehranda Laləzar xiyavanında olan tiyatrolarda   numayişə qoyulmuşdur[33]. Bu piyeslər H.Məlikzadə Təbrizi daha sonra Həsən xan Ərfə adını alan  tərəfindən tərcümə olmuşdur.

 Namiq Kamalın şeirləri də xalqın dilindəydi[34]:

Amalımız əfkarımız iqbal-i vətəndir

Sərhəddimizə qəl"ə bizim xak-i vətəndir

Dəva günü yeksər görünən qanlı kəfəndir

İranlılarux can verərux nam alarux biz

Davadə şəhadətlə hamı kam alarux biz

 

Göründüyü kimi bu şeirdə Osmnlılarux yerinə İranlılarux yazılmışdır.

Osmnlıların Azərbaycan məşrutə inqilabına yardımları İstanbulda nümayişə qoyulan tiyatrolarla da dəvam edirdi[35].Əşrəf adlı şair də öz şeirlərilə Azərbaycan məırutiyyət inqılabına yardım edirdi.Bu məcmuə İstanbulda çap oldu. Şübhəsiz bu kampaniyalar Saadət əncüməni və İttihad-Tərəqqi cəmiyyəti tərəfindən bərpa olmuşdur.

 

Nəticə:

İitihad -Tərəqqi cəmiyətinin 1905 lərdən başlanan Azərbaycan aktiv siyasəti regyonda Türkçülük tefekkürünun artışına sebeb oldu. Bu artış nəticəsində Azərbaycanın gərçək Türk kimliyi ortaya qoyulmuşdur. Birinci Dünya Hərbində İttihatçıların yönətimində Osmnlı dövləti Azərbaycana daxil oldu. Bu səfər Məşrutiyyət inqilabında ələ gələn təcübələr faydalı oldu. Muasir Azərbaycan siyasi tablosunda adı çox az bilinən Türkçü İttihad-e İslam təfəkkürü ortay gəldi. İttihad-e İslamçıların çabalarıyla Azərbaycan da Türkcə gazetələr və məktəblər açıldı.  1925 ə qədər Azərbaycanlıların səmpatisini qazanan bu düşüncə tərzi, Azərbaycanın Türk sistemli olduğunu qəbul edirdi və onun dəvam etməsini istirdi.1925 də Türk Qacar dövləti aradan getmesi və Pəhləvi fars sisteminin ortya resmən gəlişilə bu təfəkkür tərzi ortadan qaldırıldı. Bu movzuun detaylı analizini sonra ki məqlələrə bıraxırıq.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 



 - urmiyə azad üniversitesi 1

[2]  تقی زاده . سید حسن . تاریخ انقلاب مشروطیت ایران .انتشارات فردوس تهران 1379 ص: 222 sasani Azərbaycanlıların nufusunu 16000 nəfər qeyd edir.   خان ملک ساسانی . یادبودهای سفارت استانبول . انتشارات بابک 1354 تهران ص: 94

 -[3]آفاری، زانت ،  انجمن های نیمه سری زنان در نهضت مشروطیت، ترجمه دکتر جواد یوسفیان، تهران 1377 ص،: 25

[4]-  روزنامه ناله ملت . نمره 39 . 20 محرم 1327. ص: 4

[5] -آبراهامیان | یرواند . ایران بین دو انقلاب ، ترجمه احمد گل محمدی و محمد ابراهیم فتاحی ، نشر نی تهران 1377 ص: 123

[6]- امیر خیزی، اسماعیل ، قیام آذربایجان و ستار خان ،اتشارات اگاه تهران 1379 ص: 192

-[7]  کسروی، ص: 796

   [8]  -  Eyni qaynaq      194                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                              

  [9] -  Swietochowski ; Tadeusz ; Müslüman cemaetten Ulusal kımlığe Rus Azerbaycanı ( 1905- 1920 ) İstanbul 1988 s; 103    

-[10]  انجمن ، سای 131 ، اول شعبان 1325 و ناله ملت گونده لیگی سای  19-2 رمضان 1326 ص:3

[11]- معاصر، حسن،  تاریخ استقرار مشروطیت در ایران مستخرجه از روی اسناد وزارت امور خارجه انگلستان ،تهران 1346

 ص: 910

[12] - Eyni qaynaq    s,906                                                                                                                               

                                                                                                                                

                                     6-  Eynı qaynaq   s: 912                                                                                                                              

 

[14] -Eyni qaynaq      s.773            

[15]- انجمن، سای 35، 20 ذی الحجه 1326، ص، 4  و امیر خیزی ص : 285 

[16]- انزلی ، حسن، اورمیه در گذر زمان ، اورمیه 1378 ، ص: 183 و کسروی ص: 427

[17]- کسروی  : ص:478

[18]- ملک زاده دیلمقانی، توحید ، سلماس در سیر تاریخ آذربایجان ، سلماس 1378 ص: 227

                  [19]Tevetoğlu .Fethi. Ömer  Naci  .   Istanbul 1992    s:  89                                                                                                                                 

Tevetoğlu . s:  99  -1

  -  [21] دولت آبادی، یحیی ، حیات یحیی ، ج 3، ص: 38

3- Halil Kut, Bitmeyen savaş , istanbul 1972     s:59   

[23]     ملک زاده، ص: 243

 -Akşin; Sina ; Jön Türkler ve ııtıat ve Terakki ; İstanbul 1987 ; s: 134  2  

[25] اردوبادی، محمد سعید، دومانلی تبریز ،چاپ دوم 1364 تهران ،ص: 39

-[26]  ویجویه، حاجی محمد باقر ، تاریخ انقلاب آذربایجان و بلوای تبریز ، به کوشش علی کاتبی ، چاپ سوم  تهران 2535 ص: 65

[27]    معاصر، ص: 821

[28]    کاویانپور، احمد، تاریخ اورمیه ، اورمیه 1378 ص: 258 و امیرخیزی ص: 338

   -Ağaoğlu, Əhməd, İran İnkılabı  ,  İstanbl?   Akşam matbeesi  s, 26   4

[30]     ص: 518 ،امیرخیزی    

[31]  براون، ادوارد ، نامه هایی از تبریز ، ترجمه حسن جوادی ، تهران 1363 ص: 154

[32]رسول زاده ، م.ا. گزارشهایی از انقلاب مشروطیت در ایران ، ترجمه: رحیم رئیس نیا  چاپ اول، تهران 1377 ص: 98

şimali Azərbaycandan gələn tiyatro gurubları şəhid ailələrinə yardım etmək üçün Türkcə- Rusca olaraq sultan məcid Qənizadənin Dursun Ali və ballı badı adlı numayişlərini icra etmişlər .                              

[33]  آذین پور، ادبیات نمایشی در ایران ، جلد دو ص: 50

 

[34]    کسروی ،  ص: 216 

 

  -Elan mətni belə dir:3 

 آذربایجان قومپانیه سی ایله            عثمان لی درام قومپانیه سی طرفیند ن

                     مسامره فوق العاده

  شیمدی یه قده ر هیچ کورولمه دک بیر صورتده یکی بیر طرزده

                    ایران انقلاب کبیری

ممثل شهیر  صفا بک             عصمت فخری بیک

 ( اسناد روابط  ایران و عثمانی ج 7، ص: 347 )

۰۶ بهمن ۹۴ ، ۲۳:۱۱
توحید ملک زاده دیلمقانی

      

                    در حدود 3500 سال قبل برای اولین بار در کتیبه های پادشاهان آشور از وجود یک دولت قوی و مقتدر در اراضی آذربایجان صحبت شده است. اراضی این دولت که از اتحادیه ای متشکل از 20 تا 40 امیرنشین بوجود آمده‌بود از شرق آناطولی تا آذربایجان  کنونی را شامل می شده‌است. این اتحادیه قوی سدّ راه میلیشیای آشور در غارت منابع عظیم سنگ و چوب و احجار گرانبها و چهار پایان آذربایجان شده بود. با مطالعه گزارشات متعدد شاهان آشور که در شمال عراق کنونی قدرت داشتند در می یابیم که سیستم آبیاری مصنوعی (آبیاری بوسیله کانالهای مصنوعی و ایجاد استخر ها و ترعه های آبیاری) در آن زمان در آذربایجان رایج بوده است.

                   

                    در منطقه سلماس که در آن زمان جزو آبادترین نقاط مملکت محسوب می شد و ایالت سانقی بوْتو نامیده می شد آب رودخانه زوْلا و دیگر شعبات کوچک آن بوسیله کانالهای آب به کشتزارهای انگور و باغهای میوه و مزارع غلّه کشیده شده بود. از سوی دیگر قناتهایی نیز برای جمع آوری آبهای کوهستان برای استفاده در دشتهای آذربایجان احداث شده بود. امروزه اورارتوها یعنی مردمان باستان آذربایجان را ابداع کننده فن قنات برای دستیابی به آبها می دانند و دکتر مشکور نیزطی گفتگویی با هانری گوبلو محقق فرانسوی قنات اعلام داشته که این  اورارتوها یعنی اجداد آذربایجانی ها  بودند که به پارس ها هنر معماری ، استفاده ازآهن و تکنیک قنات راآموخته اند.[2]

                    گرچه سیستم آبیاری اورارتویی در حملات سارقون دوم شاه آشور به سلماس در دو هزار و هفتصد سال قبل تخریب شده ولی به تدریج با استقرار آرامش در سلماس و آذربایجان ، سیستم آبیاری اورارتویی در منطقه سلماس ترمیم شد. استفاده صحیح از منبع عظیم رود زوْلا و شعبات آن در قرون بعد از میلاد سبب شکوفایی کشاورزی در سلماس شد و قطب کشاورزی سلماس در آذربایجان مشهور گردید.

                    در قرن هشتم هجری گزارشی از آبادانی و احداث ترعه‌ای جهت آبیاری توسط خواجه تاج‌الدین علیشاه تبریزی در سلماس در دست است. این کانال که امروزه علیشه نامیده می شود هنوز هم مورد استفاده اهالی است و همچنین سدّی سنگی در نزدیکی روستای خانادام وجود داردکه بر اساس اظهارات باستانشناسان به دوران ایلخانی بر می گردد و به نظر می رسد بانی آن همان خواجه تاج‌الدین‌علیشاه  تبریزی  می باشد.

                     

                    سیستم آبیاری مصنوعی در کهنه شهر ، مناطق کوره‌سونلی Kürəsünli و شمال دریاچه اورمیه وارث سیستم آبیاری اورارتویی است.

                   

                    الف ) سیستم آبیاری در کهنه شهر[3]

                    در سیستم آبیاری مصنوعی در کهنه شهر ابتدا آبهای جاری در غرب وارد دریاچه‌ای به نام «خان‌گؤلو» شده و در فصل آبیاری ، آب ذخیره شده در گؤل از طریق کانالهایی که « اَرخ » نامیده می‌شود وارد اراضی کشاورزی کهنه شهر می شود.

                    این سدّ باستانی در 10 کیلومتری غرب شهر سلماس و در 4 کیلومتری غرب کهنه شهر قرار دارد. سازندگان سدّ درک صحیحی از چگونگی استفاده از مواد ریز دانه در بستر دریاچه به عنوان یک فرش نفوذ ناپذیر داشته و بطور موفقیت آمیزی این مواد را در محل مذکور گسترده‌اند. دیواره سدّ دو جداره ساخته شده و بین سنگهای بیرونی آن فاقد بند می باشد. مشخصات گؤل بدین شرح است:

                    طول قسمت سنگی        31  متر    

                    طول خاکریز جنوبی          116 متر    

                    وسعت حدود       ده هکتار

                    عرض قسمت سنگی        7/4  متر  

                    حداکثرارتفاع خاکریزجنوبی 6 متر   

                    حجم آب               300 مترمکعب

                    ارتفاع قسمت سنگی          4/5  متر  

                    عرض متوسط خاکریز جنوبی    6 متر

                    طول خاکریز شمالی          600  متر     

                    قطر متوسط دریاچه          330 متر

                    حداکثر ارتفاع خاکریز شمالی 5 متر

                    حداکثر ارتفاع آب دریاچه   5 متر

                    عرض متوسط خاکریز شمالی    5 متر 

                    عمق متوسط            5/2 متر

 

                    ب ) سیستم آبیاری منطقه کوره سونلی

                    این منطقه در شمال دشت سلماس قرار گرفته و بوسیله « دئرعلی چای » ابیاری می شود. در این منطقه چند آب بند به نام گؤل موجود است که جهت ذخیره آب در مواقع غیر آبیاری استفاده می شود.

                    کانالهای آب این منطقه عبارتست از قیش ارخی، قالدیریم ارخی- قره ارخی – قره یئر ارخی، هؤده‌ر ‌ارخی، سه‌ره‌ مئریح ارخی، اوست ارخی، زوْلاق لار، یول آیریمی و …

 

                    ج ) سیستم آبیاری شمال دریاچه اورمیه( منطقه خانادام )[4]

                    بر روی دره مشرف به پاسگاه رختار سیستم آبیاری زیبایی موجود است که باستانشناسان بر اساس آخرین بقایای سدّ و کانالهای آن، قدمت این سیستم آبیاری را با دوره ایلخانی مربوط می دانند. در این سیستم آب مربوط به این دره در یک سدّ به ابعاد ارتفاع حدود 5 متر و طول حدود 50 متر و پهنای 2 متر ذخیره شده و سپس آب اضافی ( سرریز ) از طریق کانالی به گؤل هدایت می گردد و آب ذخیره شده از این گؤل از طریق کانالها به مصرف آبیاری منطقه می رسد.

                    در تاریخ اورارتوها به گزارشات مربوط به آبادانی سانقی بوْتو  «مسیر بین سلماس از طریق گؤنئی» برمی خوریم. بر اساس این گزارشات ، آب رودخانه ها به مصرف باغات و زمین های کشاورزی رسیده و مسیر بسیار خرم و سرسبزی بوجود آمده بود که این سیستم آبیاری و سرسبزی منطقه در اثر حملات آشوریها نابود می شود.

 



[1]  Tohidmelikzade@yahoo.com

[2] - گوبلو، هانری، قنات فنی برای دستیابی به آب، ص 101] .

[3] ملک زاده دیلمقانی، توحید ،   سلماس در سیر تاریخ اذربایجان ج 1 ، 1377 ، ص: 34

[4] ملک زاده دیلمقانی، توحید ، تاریخ ده هزار ساله سلماس و غرب آذربایجان، تبریز ، 1384 ص: 67   

۰۶ بهمن ۹۴ ، ۲۳:۱۰
توحید ملک زاده دیلمقانی